Zanka

Cumhurbaşkanımız Erdoğan yakın zamanda, "Yaşadığımız kritik dönemin ruhuna uygun şekilde, gerekiyorsa devlet ve millet olarak fedakârlık yapmaktan, acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız." dedi.

Bu sözleri duyar duymaz tedirgin oldum çünkü biz milletçe acı reçete nedir bilmeyiz. Vergilerimiz düşüktür, elektriğe, doğalgaza iki günde bir zam gelmez, akaryakıt deseniz öyle böyle ucuz değil. Uygun bir deyimle ifade etmem gerekirse sudan ucuz. Gıda fiyatları da aynı şekilde. Markete girdiğinizde cüzdanınız boşalmıyor. Mesela kırmızı et. İddia ediyorum ki Avrupa'daki ülkelerden hatta insan nüfusundan çok koyun olan Yeni Zelanda’dan daha ucuza alıyoruz.

Ben hiç çöp konteynerini karıştırıp yiyecek bulmaya çalışacak kadar fakir insan görmedim. Hamdolsun. Hele ki bu salgın sürecinde gayet iyi ilerliyorduk. İşte böyle bir ekonomik düzende hayatımızı güllük gülistanlık yaşarken, acı reçete lafını duyar duymaz çok şaşırdım, irkildim, ne gerek vardı ki dedim. Sonra alıp verdim, cahil vatandaş olarak aklımın yetmediği şeyler olabilir dedim.

Milletçe topyekûn bir birlik beraberlik içerisinde bu acı reçetedeki hapları yutacağız, biraz kıvranacağız ama sonumuz daha da iyi olacak dedim. Topyekûn sözcüğü kulaklarımda yankılandı, ardından aklıma dâhiyane bir fikir geldi.

Önümüzdeki günlerde bizi az da olsa zorlayacak acı reçete, şehirlerde mal ile mali erkân, ülke genelinde cumhurbaşkanımız, bakanlarımızla birlikte niçin uygulanmasındı. Onlar bize yol gösterecek, biz de coşkuyla, inançla, başarma gücü ve azmiyle arkalarından gidecektik. Maile, siyasisinden vatandaşına kadar bu seferberliğe katılıp canı gönülden desteklemeliydik. En önde onlar olmalı, acı reçete nasıl sükût ve kararlılıkla hayata geçirilir bize öğretmeliydiler.

Hayal gücüm kuvvetlidir, şimdi bir de her şey gözümde canlandı, yavaş yavaş dağılan sisin ardından berrak bir görüntü ile film akmaya başladı.

Yönetimin bütün kademelerine yerleşmiş güçlü ve köklü bir israf kültürümüz vardır ve söylemesi ayıp bu kültür zenginliğimizden kaynaklanır. Cumhurbaşkanımız sarayın masrafı çok oluyor diyerek küçük bir apartman dairesine yerleşmiş. İtibardan tasarruf olmaz, biz çok varlıklı bir ülkeyiz öyle ki geçenlerde Kıbrıs'a bir hava filosu marifetiyle intikal etmişler. Fakat şimdi tarifeli bir uçakla... Makam otolarını korumaları mı diyorsunuz? Acı reçete seferberliği doğrultusunda hepsi sembolik rakamlara inmiş. Valisi şunu bunu yine öyle. Devletin diğer kademelerinde görevini ifa eden, devletin malı deniz, yemeyen domuz düsturunu kendine ilke edinmiş insanlar da geçici bir dönem bu felsefeyi bu dünya görüşünü rafa kaldırmışlar. Uzatmayayım, gözlerimi gökyüzüne diktim, kafamdan geçenlerin bir bir canlanışını izliyorum, onlar önde biz arkada, müreffeh günler çok yakında.

 

HUKUKSUZLUK TATLI ŞEYDİR

Kimi kadınlar sabah erkenden kalkıp ismi lazım değil market zincirinin, cuma günleri indirimli fiyattan satışa sunduğu şeyleri almak üzere yaman bir cenke girmeyi iyi ev hanımlığının şanından sayarlar.

Bunlar için bu iş; ütü, yemek yapmak ve temizlik işleri gibi mutlaka yerine getirilmesi gereken ödevlerdendir. Bir gayret yola düşerler. Onların o iştahlı yol alışları mutlaka izlenmeli.

Hükümetimiz de her cuma ucuz mala üşüşen hanımefendiler gibi her hafta olmasa da düzenli aralıklarla durup durup hukuk reformu yapacağız der. Hatta geçenlerde adaletsizlikten yakındılar. Oysa hepimiz bilmekteyiz ki adaletin işlemeyişinden, daha doğrusu yanlı işleyişinden en çok hükümetimizin şahsı yarar sağlar, bu durum en çok onun işine yarar. Bir sigara, çay, kahve tiryakisi bunlardan kolayca hemencecik vazgeçebilir mi? Hukuksuzluğa, kanunsuzluğa, keyfiliğe alışılmış, artık bu çarpık düzen bağımlılık yapmış, keyif veren bir aşamaya geçmiş... Yapacağız deyip yapmak mümkün mü? Beş yaşındaki çocuklar bile inanmaz.

Hukuk reformunu ancak seçimden çıkacak yeni bir hükümet yapabilir ki bana göre onun da bunu başarabilmesi için belli şartlar gereklidir. Yeni hükümet mevcut hükümet gibi maksadını aşan bir büyüme bir güç sarhoşluğuna ulaşmadan, bir ganimet dağıtan yegâne el psikolojisi yaşamaya başlamadan, hukuksuzluğun tatlı sarhoşluğuna kapılmadan, derhal vakit kaybetmeden ve hatta mabatları yüce koltuklarını ılıtmaya başlamadan bu işe girişirse başarılı olabilir. Yoksa yine ümidim yok.

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
24