Zanka

Ne zaman askerimiz şehit düşse aklımıza Oslo görüşmeleri, oy uğruna bebek katilinin kardeşi Osman Öcalan'a devlet televizyonundan yaptırdıkları açıklamalar geliyor.

Cumhurbaşkanımızın önemli konularda şahsının geliştirdiği politikalar yok. Genellikle yönlendiriliyor. Geçmişte dış siyaset ve Kürt politikaları Ahmet Davutoğlu'na teslim edildi. Davutoğlu ise barış görüşmeleri karşılığında Ortadoğu'ya hâkim olacağımıza, Osmanlı döneminde olduğu gibi bu bölgenin tek gücü olacağımıza inandı.

Bugün sokaklarda fesle, kaftanla gezip ben Osmanlı torunuyum diye taşkınlık yapan meczupların belirmesinin sebebi bile afili bir isim takıp Neo-Osmanlı dedikleri bu politika yüzündendir.  

Kış bitip terörist dağdan inince, Güneydoğu yakılıp yıkılınca, şehirlerde asayiş sağlanamayınca, üstüne üstlük açılım politikaları sebebiyle oy kaybedilince Davutoğlu’nun önce parti il ve ilçe başkanlarını atama yetkisi elinden alınmış, sonra memur misali atandığı başbakanlık koltuğundan uzaklaştırılmıştı.

Şimdilerde ise güya AKP’de milliyetçilik rüzgârları esiyor. Güneydoğu'daki politika değişti, dün müzakereye giriştikleriyle yurt içinde ve sınır ötesinde mücadele ediyorlar. Ama yine de seçim zamanları oy deposu ve ne hazindir ki tümünü terörist sempatizanı olarak gördükleri Kürtlere, devlet televizyonundan Osman Öcalan vasıtasıyla oyunuzu bize verin mesajları gönderiyorlar.

23 Haziran seçimleri öncesi Osman Öcalan’ın açıklamaları şunlardı:

“Ekrem İmamoğlu ciddi bir mesaj vermedi Kürtler için. Elinden geldiğince Kürtlerden kaçtı ve kendini onlardan bağımsız tutmaya çalıştı. Kürtler için CHP’nin hiçbir projesi yoktur.”

***

Bugün terörü bitirme ve teröristlerle masaya oturmama konusunda kesin bir tutum içinde gözükseler de seçim gelip çattığında bu kararlılıktan vazgeçiyor, işi, bebek katilinin kardeşini TRT’ye çıkarmaya kadar götürüyorlar.

Peki, yarın ABD Başkanı Joe Biden, Donald Trump’ın aksine dünya coğrafyasında daha etkin olmak ister, İran ve Suriye için daha aktif bir politika izlemeye karar verirse, ikinci bir Davutoğlu vakası yaşamayacağımız ne malum. Çünkü AKP'nin bir ideolojisi yok, savunduğu, şunlardan asla taviz veremeyiz dedikleri, kırmızıçizgimiz şunlar bunlardır dedikleri şeyler yok.

Politikalarını şekillendiren yegâne unsur oy. Potansiyel vadeden, oy deposu olarak gördükleri bir hedef belirlediklerinde, dün masaya oturduklarıyla, kol kola türküler söyledikleriyle bugün kanlı bıçaklı olabiliyorlar.

Temsil edip güvendikleri muhafazakâr ve imam hatip kökenli kesimde, bünyelerine dâhil edecekleri dış siyasetten, terörle mücadeleden, bürokrasiden anlayan, akılcı politikalar geliştirecek, ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tutabilecek idealist insanlar yok. Yine onları temsil eden basın yayın camiasında Atatürk ve silah arkadaşlarına sövmek ve Erdoğan’a sabah-akşam methiyeler düzmek dışında, yanlışlıklarını yüzlerine vuracak, fikir üretecek insanlar da yok. Öylesine içlerine kapalı ve güvensizler ki muhalefette bu özelliklere haiz insanlardan faydalanma gibi bir düşünceleri de yok. Yok oğlu yok…

Sistemleri, idealleri sadece ve sadece Erdoğan’ı tepede tutup AKP’yi iktidardan indirmemek üzerine inşa edilmiş. Bu sebeple serseri mayın gibiler, akla hayale gelmeyen işlere kalkışabiliyorlar. Ve biz şehit haberi geldiğinde, birlik beraberlik içinde ordumuzun yanında olup da teröre bile bir akılla ve bir ağızla karşı çıkmadan önce, bunların olacağı belliydi diyoruz. Akımıza Oslo görüşmeleri, terörist başının seçimden önce okunan mektubu, açılım politikaları geliyor. Soruyorum size, bizi bu duruma kim getirdi?

 

 

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
23