Zanka

Duygu Batu Bayrak

Instagram


Duygu Batu Bayrak

Yarası olanın yarası kanar. Çaresiz çare arar. Düşen kalkmaya çalışır. Hasta iyileşmeye çalışır. Kapalı kapılar açılır. Ama bazen çıkmazdır o kapılar. Bazen gizlidir o yaralar. Bazen kalkamazsın. Bazen çaren başkasıdır senden öte… Sesini duysunlar istersin. El ele olursak aşılır çünkü dertler. Herkese ama herkese anlatmak istersin.

      İşte tam da bu noktada;

 Sosyal medya ne güzel de oturdu cup diye hayatımıza. Herkes oradan istediğini söylüyor. Kimileri sahiden ve gerçekten orada kendi gibi. Kimileri sahiden ve gerçekten orada yardım sever. Birileri sahiden ve gerçekten şiddetin karşısında. Hastanın yanında. Ama birileri de şovunu yapıp çekiliyor sanki.  Gerçek hayata geçtiğinde yazdığından ve konuştuğundan bambaşka biri.  Sanki iki ayrı insan var. Sosyaldeki ve gerçek hayattaki. Ne yazık, kimileri kişiliksizleşiyor. Aslında üzülüyorum onlar için. Çünkü gerçek kendilerini onlar da bilmiyor. Bunlara rağmen sosyal medyanın hakkını veren o yüce insanlar olmasa, aynanın iki yüzünde de aynı kalabilen o güzel insanlar olmasa umudumu kaybederdim.

      Neye üzülüyorum biliyor musunuz?

 Verdiğimiz bağışların ve yardımların artık lafı, sözü, hesabı yapılmaya başlanmış. Belki de çok uzun süredir vardı. Ama masum kaldık göremedik. Ne demiş efendimiz. “ Sağ elin yaptığını sol el duymasın.”  Böyle bir insaniyetin soyundan gelirken şimdilerde duyduğum akıl almaz sözler kalbimi parçalıyor. Yapılan yardımı sere serpe dünyaya bağırmayı geçtim ( yardımı çoğaltmak veya yardıma özendirmek adına olanlar dışında).  Artık hesabı yapılır olmuş bazıları için. Hesabı da kabul ettim. Evet, artık ya ona da tamam dedim! "Demek çağ, bu çağ! Biz böyle olduk!" dedim. Ama yardımı yapıp kalbi kırmak, işte bunu aklım almıyor. Şu yüce ramazan günlerinde, kuranların, sohbetlerin olduğu günlerde, orucun tutulduğu günlerde ne olur kalp orucunuzu da tutun olur mu?  Yardımın adı vardır. Dili yoktur. Kimin hayatına dokunursan dokun. İstersen bir tekerlekli sandalye al. İstersen vakıflara git. İstersen onkoloji bağışında bulun. Ya da bulunma! Ama haddini bil! Sözünü bil!  Vicdan rahatlatmak, bugün de iyi insan oldum diyebilmek için yapılmaz yardım dediğin. Bir hayata dokunmak için yapılır. Kapıdan çıktığında unutursun onu.  Neden bunları yazıyorum. Küçük bir şehirden yapılan bir yardımın arkasında edilen bir söz geldi kulağıma. Kalbimi deldi.  Biz acaba artık iyiliği yapıp denize atmayı unutuyor muyuz? Çanta gibi gezdiriyor muyuz onu yanımızda?

      Sitemliyim evet. Sinirliyim evet.

  Hani bizim soframızda bir tabak çorbamız olsa, önce misafire veren canım halkımız. Arasından bazen çürük elmalar çıkıyor işte. Dışı pasparlak bir elma. Güzel sanıp alıyorsun. İçi kurt dolu. Küflenmiş. Çöpmüş meğer.

      Her şey göründüğü gibi değilmiş meğer.

  Ben gene de biliyorum ki, bu ülkenin bu vatanın gençleri ve yetişkinleri gerçekten iyi insan. Sosyal ya da gerçek. Biz bu vatanda herkesin derdine sessizce koşacağız!  Buraları çiçek bahçesine çevirip öleceğiz. Canım sma anneleri, canım onkoloji çocukları, canım nakil bekleyen aileler, canım engelsiz  (çünkü asıl engel kalptedir )kardeşlerim, canım hastalarımız, canım çocuklarımız, canım elini mevlama açmış dua eden kardeşlerim.  Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi “ Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!” Korkma. Gece biter güneş doğar elbet. Korkma!



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
1