Zanka

Sedat Peker’in iddiaları üzerine Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’ndan da önemli açıklamalar geldi. Davutoğlu, “Hangi iktidar içi mücadele, hangi çıkar çatışması, hangi kaygılar dün Cumhurbaşkanı ile samimi pozlarda resim çektirebilen birini bugün kırmızı bültenle aranan statüye dönüştürdü?” diye sordu…

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

BAKAN KOCA’NIN ÇİN AÇIKLAMASI

* Sessizlik yetmiyormuş gibi Sağlık Bakanı bir adım daha öteye giderek aşı tedariki konusundaki acziyetlerinin sorumluluğunu Doğu Türkistan için sesinizi yükseltin diyen bizlere ve muhalefete atma cüreti gösterdi…Pes doğrusu.

* Sayın Bakan ve ona talimat veren Sayın Cumhurbaşkanı! Gençliğimizden beri hayatın anlamı olarak taşıdığımız ancak bugün sizlerin sadece siyaset malzemesi olarak kullandığınız “dava” kavramının hassas kıldığı konuları sizlere hatırlatalım.

* Hassas konu Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin kitlesel kıyıma, namus timsali bacılarımızın kitlesel tecavüze uğraması, aziz Türkçemizin ilk sözlüğü olan Divanu Lügatüt Türk'ün yazarı Kaşgarlı Mahmud'un, erdemli siyaset felsefemizin en kapsamlı klasiği olan Kutadgu Bilig'i kaleme alan Yusuf Has Hacib'in diyarındaki Müslüman Türk varlığının zorunlu kısırlaştırılmalarla yok edilmesidir.

* Hassas konu, başta Ankara'daki büyükelçilik olmak üzere her açıklama ile ülkemizi istiskal eden Çinli yetkililerin gönlünü kırmamak değil, Doğu Türkistan'daki Müslüman Türk kardeşlerimizin gönüllerinden ve dualarından düşmemektir.

* Evet sayın bakan bu konular sizin düşündüğünüz gibi Çin için değil, bizim için, bizim maneviyatımız, dilimiz inancımız, onurumuz ve şerefimiz için hassas konular. İşte siz bu hassasiyetleri kaybettiğiniz için sadece milletimizin değil insanlığın da vicdanından koptunuz.

* Sayın Bakan çıkıp “aşı diplomasisini yüze göze bulaştırdık; aşı tedarikinde Doğu Türkistan'da Müslüman Türk varlığını ve kimliğini yok etmeye çalışan bir ülkeye tek taraflı bağımlı olmak ve aşı tedarik etmek için kırk takla atmak musibet olarak bize yeter!” demiyor da günah keçileri üretmeye kalkışıyor.

* Oysa sorumlulukları Çin'in günahlarını örtmeyi ya da günah keçisi üretmeyi değil çözüm üretmeyi gerektiriyor! Bir Doğu Türkistan ozanı yaşanan zulme karşı milleti canan olarak tanımlar ve “Canan uykuda” diye yürekleri sızlatan bir hıçkırıkla seslenir. Ey iktidar sahipleri! Müptela olduğunuz gaflet uykusundan uyanın.”

SEDAT PEKER

* Her gün bir başka alanda Pandora'nın kutusu açılıyor.

* Daha düne kadar iktidar yandaşlarınca sosyal medyada bir kahraman gibi alkışlanan, iktidar mensuplarınca yurt seyahatlerinde şeref misafiri olarak ağırlanan ve iktidarın sağladığı korumalarla dolaşan birisi şimdi aynı iktidar tarafından suç örgütü lideri ilan edilerek kırmızı bültenle aranıyor ve her gün yayınladığı videolarla ülke gündemini belirliyor.

* Şimdi sormak lazım: Ne değişti? Hangi iktidar içi mücadele, hangi çıkar çatışması, hangi kaygılar dün Cumhurbaşkanı ile samimi pozlarda resim çektirebilen birini bugün kırmızı bültenle aranan statüye dönüştürdü?

* Yaşananlar vahimdir. Ortaya atılan iddialar güvenlik bürokrasisi düzeyinde açıklamalarla geçiştirilmenin çok ötesindedir. Bu konuda en üst düzeyde açıklama yapılmak zorundadır. Bu açık bir şekilde doksanlı yılların Türkiye’sine geri dönüştür.

* Meşru siyasi aktörler medya ambargoları ile baskı altına alınmışken, şu ya da bu mafyatik kişiler ve gruplar ülke gündemine ağırlık koyuyorsa başta Cumhurbaşkanı olmak üzere herkes “nereye gidiyoruz” sorusunu sormak zorundadır. Aslında mesele açıktır: Sonu yaklaşan bütün uzun dönemli iktidar süreçlerinde görüldüğü gibi iktidar-içi bir mücadele yaşanmaktadır.

* Tünelin sonu görünmeye başladığı içindir ki herkes tünelin sonuna ulaşmadan mümkün olan en büyük güç tahkimatını yaparak kendisini emniyete alma çabasındadır. Son dönemden artan ve artık yüzsüzlüğün had safhasında normalleştirilen yolsuzlukların ana sebebi de budur.

* Her alana sirayet eden otoriterleşme sarmalı içinde hızla hep birlikte kaybetmeye doğru ilerliyoruz. Tüm kötücül taraflarına rağmen, salgının dayanışma ruhumuzu artıracak, ortak yasımız da olabileceğine dair ümitlerimizi yok etmeyi de elbirliğiyle başardılar.

* Normal bir hukuk devletinde mafya, pelikan, milletvekili, eski bakan hakkında illegal işler, gasplar, cinayet ve uyuşturucu ifşaatları havada uçuşurken iddiaların soruşturulması cihetine gidilirken, bu kokuşmuş düzende hem medya, hem iktidar, hem de yargı sus pus halde.

* Normalleşme sancıları yaşayan bir ülke olsaydık, çıkar savaşlarının sağladığı bu ifşaatlar gündemin birinci maddesi olurdu. Herkesin üç maymunu oynaması nasıl bir bataklığa sürüklendiğimizin de resmini çizmekte bize.

* Terörün tarifini yapan bu ifşaatlar orta yere serilmişken, gücü anca garibana yeten bu sistem twit atana racon kesmekte; zayıf delillerle insanların hayatlarını karartmayı terörle mücadele sanmaya devam etmektedir.

*AK Partili kardeşlerime buradan bir kez daha sormak istiyorum; Sizler bu partiye, 28 Şubat'ın sağ-sol artıklarıyla yeni bir mafya-siyasetçi-işadamı düzeni kurulsun diye mi oy vermiştiniz?

* Hakkında şaibeler olan vekiller taltif edilip teşkilat sorumlusu yapılsın diye mi sizler bu partiye bel bağlamış, umut devşirmiştiniz?

* “Onların kaderiyle bizlerinki ne ara kesişti?” diye hiç sormaz mısınız kendinize! “Onların çıkarlarıyla, onların düzeniyle, onların hukuksuzluğu, yolsuzluğuyla sizlerin kader ortaklığı ne ara oluştu?”

“YOLSUZLUĞUN PANDORA KUTUSU ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ BİRER BİRER AÇILACAK”

* Sayın Cumhurbaşkanı, görevden aldığı Ticaret Bakanı'na müteşekkir oldu. Yaptığı hizmetlerden sitayişle bahsetti. Ne soruşturmaya ne hesap sormaya ne de konuyu yargıya intikal ettirmeye gerek görmedi. Çünkü çok iyi biliyor ki, herhangi bir yolsuzluğa el atsa iktidar-içi mücadele kızışacak ve herkes karşı tarafın yolsuzluklarını deşifre edecek. Domino etkisiyle yolsuzluğun pandora kutusu çorap söküğü gibi birer birer açılacak. Bağımlılığı zedelenen yargı da mefluç hale gelmiş durumda.

“AKP KENDİ KALESİNE GOL ATTI”

* Bugün artık tarımdan sağlığa, ekonomiden yolsuzluğa, AK Parti kendi tabanından gelen eleştirileri de engelleyemez hale geldi. “128 Milyar Nerede?” sorusunu sözde hicvetmek amacıyla hazırladıkları videoyu, kendi kalelerine gol olduğu için, yine kendi elleriyle sosyal medya mecralarından kaldırdılar.

* 128 milyar dolar artık kaçılabilecek bir soru değil ve ülkenin sırtındaki kamburları kat be kat artıran bu mesele bütün yönleriyle aydınlatılmadıkça hükümet “128 Milyar Dolar Nerede?” sorusuna muhatap olmaktan kurtulamayacaktır.

“TÜRKİYE'NİN ASIL GÜNDEMİ ‘BAHÇELİ ANAYASASI' DEĞİLDİR”

Öte yandan MHP'nin anayasa taslağı için “Adı sivil ama aslı otoriterleşmeyi sağlama almak olan anayasa taslağı” ifadesini kullanan Davutoğlu, “Türkiye'nin asıl gündemi bir Bahçeli Anayasası değildir. Önümüze ninni mesabesinde konulan geçmişin başarı hikayeleri hiç değildir. Türkiye'nin asıl gündemi; bugün yaşadığımız ve birikerek bir çığa dönüşen, nesillerimizin de geleceğini çalmaya matuf sorunlar yumağıdır” diye konuştu.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
11