Ben kendimi bildim bileli Atatürk’e düşman, muhafazakâr, eli kalem tutan, mürekkep yalamış, okumuş yazmış kesim şu şekilde cümleler kurar:
Halk aydın hegemonyasının ve Atatürk’ün dayatmacı çağdaş düzeni altında ezilmiştir. Bize batı tarzı kıyafetler, batı harfleri dayatılmıştır.
Değişime, çağdaşlaşmaya, Atatürk’e karşı olan bu insanlar Cumhuriyet kurulduğundan beri neredeyse aynı cümleyi kurarlar. Böylelikle gerçekten değişime, kendini geliştirmeye karşı olduklarını ispatlarcasına; savundukları fikri yeni ve daha akılcı argümanlarla açıklamakta direnir, hakiki muhafazakâr olduklarını trajikomik bir şekilde ortaya koyarlar.
Atatürk’e karşısınız, laik bir yargı sistemine, eğitime, yönetim biçimine karşısınız; kravat takmaya, gömlek giymeye, Latin harflerine karşısınız fakat yıl olmuş 2021, yapay zekâ yapay et geliştirilmiş, küresel felaketlerin rengi biçimi bile değişmiş. Gelin görün ki sizin şikâyet ettiğiniz şeyler değişmemiş. En büyük derdiniz hâlâ aydın hegemonyası, Atatürk’ün dayattığı modernizm, kılığınız kıyafetiniz, kullandığınız harf. Oysa Avrupa modernizmini eleştirip dinimizden, kültürümüzden uzaklaştık ağıtları yakarken medrese eğitimi almamış, yerde bağdaş kurup yemek yememiş olduğunuzu biliyoruz. Bilgisayarı, televizyonu, telefonu kullandığınızı da biliyoruz. Bunca gelişmenin nimetinden faydalanıp el alıp devam ettirdiğiniz zihin gevişini sürdürmek niye? Peki, karşı olun, lanet edin ama bu karşı duruşu artık yeni düşüncelerle desteklemek, daha güçlü daha akılcı temellere oturtmak gerekmez mi?
Aydın hegemonyası diyorsunuz, lütfen kafanızı kaldırın, gözünü açıp dikkatlice bakın, şu an cahil hegemonyası altında yaşıyoruz. Hep yakındığınız aydınların hükmü kalmamış, sahnede cahiller var. Onlar ne derse ne isterse o oluyor. Karpuz içinde bebek heykelleri yaptırıp sanatta da varız mesajları veriyorlar. Onca gürültü çıkarıp tencere tas dövüyor, biz buradayız diyorlar ama siz bu değişimin farkına varamıyorsunuz. Varıp da mutlu olamıyorsunuz. Aydın hegemonyası istemediğinize göre cahil hegemonyası istiyor olmalısınız. Başka türlüsü mevzu bahis olabilir mi? Pek tabii mantıklı da olmaz. Onlar devrim yapmış, tüm kaleleri zapt etmiş, siz yine aynı türküyü söylemeye devam ediyorsunuz.
Kalbi kırık, bağrı yanık, Atatürk’ün ön ayak olduğu çağdaş düzen altında inim inim inleyen; bilime, fenne, evrensel insani değerlere maruz kalmış, en büyük acıları çekmiş, ezelden beri çile dolduran Atatürk karşıtı kardeşlerim. Geçmişteki aydın hegemonyasının ne zararını gördünüz? Keşke Hasan Âli Yücel bakanlığı döneminde, 1940-1960 yılları arasında batı klasikleri başta olmak üzere 1247 eserin Türkçeye çevrilmesi için çırpınmasaydı, keşke köy enstitülerini kurmasaydı. Keşke Yunus Nadi Genç Cumhuriyet adıyla bir gazete çıkarmasaydı ve gazetenin ilk sayısında “Cumhuriyet Türkiye’de büyük kavgalarla elde edilmiş bir sonuçtur. Biz elde edilen bu amaç uğruna filen çalışmış insanlarız. Memlekette bu muzaffer ve galip fikrin çok kıymetli taraftarları vardır. Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fikirdir. Biz onun temsilcileri ve koruyucusuyuz.” demeseydi. Keşke Mahmut Esad Bozkurt olmasaydı ve Türk hukuk devrimini gerçekleştirmeseydi. Ve daha niceleri sizin hem sefasını sürdüğünüz hem de sövdüğünüz bu düzen için ön ayak olmasalardı.
Siz kendiniz bile ne istediğinizi bilmiyorsunuz. Gericilerin miras bıraktığı kolektif bilinçle akıldan yoksun, sadece içgüdüleriyle hareket edenler gibisiniz. Dışardan canla başla çalışıyor, okuyor, yazıyor, öğreniyor ve düşünüp üretiyor gibi gözüküyorsunuz. Fakat başkaldırıyor olduğunuz fikre-düzene karşı, karşıt bir tez oluşturamıyor, ikna edici bir şekilde bunu dile getiremiyorsunuz. Ve dahi siz kimi temsil ettiğinizi ne için mücadele ettiğinizi de bilmiyorsunuz. İmam hatip okullarında bir gecede cahil kaldık, Atatürk bu halka en büyük kötülüğü etti diye işlemeye çalıştığınız beyinler, gevelemekten bıkmadığınız bu şablonu artık kabul etmiyor. Zaman değişti, cehalet-gericilik Atatürk karşıtlığı üzerinden ilerlemiyor. Popüler kültür, teknoloji ve sosyal medya ile birlikte başka yönlere kaydı ama siz hâlâ değişmediniz.
