Zanka

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Tunus’taki darbe girişimi üzerinden çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. Kendi dönemini hatırlatan Davutoğlu,  “Fark şu bana karşı bana karşı parti içi darbe yapıldı. Benzer, benzemeyen yönler var tabi bizim durumlarımız karşılaştırılmaz çünkü orada açık bir darbe konusu” dedi. Sedat Peker’in iddiaları karşısında hükümetin tutumuna da eleştiren Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ise “Kimse benim herhangi bir mafyayla, çeteyle ilişkimi tespit edemedi. Kimse benim makamımda bir bitcoin sahtekârını, ya da başka bir sahtekarı ağırladığımı da görmedi” göndermesinde bulundu…

Zanka TV’de yayınlanan Ferit Atay’ın sunduğu SorguluYorum programının bu haftaki konuğu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu oldu.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, Tunus’taki darbe girişiminden kendisine yapılanlara, Sedat Peker’in iddialarından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Süleyman Soylu konusundaki tutumuna birçok konuya ilişkin soruları yanıtladı.

Davutoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

TUNUS’TA DARBE GİRİŞİMİ

* Gece yarısı haberi aldığımda çok üzüldüm çünkü Tunus’taki aktörlerin önemli bir kısmını birlikte çalıştığımız dönemden tanıyorum.

* Zorlu bir süreçten geçti Tunus.

* Bir güç ya da bir takım güçler, Ortadoğu insanının demokrasiyi hak etmediğini düşünüyor. Müslüman toplumların demokrasiyi hak etmediğini düşünüyor. Şu veya bu gerekçeyle seçilmiş otoritelere karşı, bir şekilde eski düzenin devam etmesini istiyor.

* Özellikle Mısır’daki darbe sonrası Suriye’deki gelişmeler, Yemen’deki gelişmeler sonrasında eski otoriter rejimler ya geri geldi ya da var olan kaldı. Bir tek Tunus’ta sağlıklı işleyen bir tarz vardı.

* Tunus’ta yaşanan açık ve net bir darbedir. Buna karşı Türkiye’nin açık ve net bir tutum alması lazım.

* Gönlüm isterdi ki bütün siyasi partiler, bugün hep beraber bir deklarasyon yayınlayalım ve Tunus’taki darbeye karşı tam bir dayanışma sergileyelim.

MECLİS BAŞKANI ŞENTOP’A ÇAĞRIDA BULUNDU

* Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’na da buradan çağrıda bulunuyorum. Derhal Tunus Meclisi ile dayanışma açıklamalı. Çünkü yapılan darbe Tunus Meclisi’ne yapılan bir darbedir. Tunus Meclisi’nin içinden çıkan bir hükümete yapılan darbe, dolayısıyla Tunus Meclisi ile dayanışma ve tutuklamalara karşı bir açıklama yapması lazım Meclis’in.

* Oraya saygın, herkesin kabul edebileceği, bütün taraflarla konuşabilecek bir heyet gönderilmesi lazım.

* Cumhurbaşkanı şu ana kadar yapmadı, niye yapmadı bilmiyorum ama bir hata, bir eksiktir, derhal Libya dahil cumhurbaşkanları ve başbakanları ile görüşmelidir. Konunun bölgesel bir krize dönüşmemesi için Cezayirli yetkililerle görüşmesi lazım. Kınamayla olmaz bu iş.

“BANA KARŞI PARTİ İÇİ DARBE YAPILDI”

* Fark şu bana karşı bana karşı parti içi darbe yapıldı. Benzer, benzemeyen yönler var tabi bizim durumlarımız karşılaştırılmaz çünkü orada açık bir darbe konusu.

* Seçimi kazandıktan 6-7 ay sonra Cumhurbaşkanı koordinasyonu içinde, zaten Süleyman Soylu açıkladı bunu ‘yerinden etmek için bir organizasyon yaptık’ dedi. Türkiye ondan sonra istikrara kavuştu mu?

* Cumhurbaşkanı – Başbakan ilişkileri bağlamında maalesef Türkiye’de de Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın kendi atadığı bir başbakan olması için seçilmiş başbakanı devre dışı bırakmak üzere bir grup parti içinde unsurla talimat vererek bir yönetim değişikliği yaptı. Bu bir parti içi darbe. Ben bununla ilgili gerekli direnci de gösterdim. 22 ay direndim.

“BEN ONLAR İÇİN ENGELDİM, ÇÜNKÜ BATAKLIĞI KURUTACAKTIM”

* O zaman ben muhtelis bir grubun emellerine bariyerdim. Kimdi bu muhtelis grup? Daha sonra Süleyman Soylu’nun açıklamalarına bakın, Berat Albayrak’ın 5 yıllık performansına bakın, Binali Yıldırım’a bakın… Bunların hepsi kendilerini Erdoğan’ın sonrasına hazırlama kendilerince.

* Çeteler için engeldim, mafya için engeldim, inşaat baronları için engeldim, faiz baronları için engeldim. Çünkü getireceğimiz Siyasi Ahlak Yasası’yla, yapacağım reformlarla bunların hepsinin, açık söyleyeyim bataklığı kurutacaktım.

* Ben Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkaracaktım o dönemde bir milletvekilinin Peker’den 10 bin dolar alabilmesi mümkün müydü? Çıktığı anda milletvekilliği düşerdi.

* Veya bir basın mensubunun bu ilişkilere girmesi, 10 milyon Eurolar falan mümkün olur muydu? Siyasilerin yurt dışında servetleri söz konusu olabilir miydi? Olamazdı.

* Herkes yaşadıklarıyla imtihan edilir. Ben tüm o süreci tattım ve ne servetime servet kattım, ne hayat standardımı değiştirdim, ne herhangi bir çıkar ilişkisine girdim. Bu başlı başına bir direniştir. Sisteme, o çarka direnmek.

* Bir taraftan FETÖ’yle mücadele ettim, bir taraftan PKK’yla mücadele ettim, bir taraftan da kendi partimin içindeki o yozlaşmayla mücadele ettim.

SÜLEYMAN SOYLU’YA GÖNDERME

* Kimse benim herhangi bir mafyayla, çeteyle ilişkimi tespit edemedi. Kimse benim makamımda bir bitcoin sahtekârını, ya da başka bir sahtekarı ağırladığımı da görmedi.

“SEDAT PEKER’İN İDDİALARININ HİÇBİRİ BENİM DÖNEMİMDE DEĞİLDİ”

* Sedat Peker’in iddialarının hiçbiri benim dönemimde değildi. Ne marinaya çökülmesi, ne Özbek bir kızın öldürülmesi, ne Sezgin Baran Korkmaz olayı, ne silahlar, ne Esenyurt’taki Süleyman Soylu’ya atfen söylenen Esenyurt Üniversitesi’yle ortaya çıkan kirli ilişkiler vs… Hepsi ben ayrıldıktan sonraki dönemle ilgili. 15 Temmuz’daki silah meselesi de dahil olmak üzere.

* Faaliyetleriyle ilgili ise nihayetinde cezasını çekmiş, çıkmış birisi. Ben hiç kendisini görmedim, hiç aynı ortamda bulunmadım. Benim için suçlu bir insan cezasını çeker, çıkar, yeni bir suç işlerse hukuki süreç işler. Ben yargıya müdahale edecek biri değilim.

* Sadece Peker değil, başka yapıların da seçimlere giderken bizi desteklemek üzere miting yapacağı veya bir takım faaliyetlere girişmek istediği gibi bilgiler geldiğinde, o günkü MKYK hepsi bilirler hepsine şunu söyledim; “Biz bir partiyiz ve yeterli teşkilatımız var asla hiç kimseye ihtiyaç da yok destek de almayacaksınız” dedim.

* Benim kontrolüm dışında birileri ona şunu yap, bunu yap demişse ki o zaman bir taraftan Sayın Cumhurbaşkanı faaliyet yapıyor, bir yerde ona destek yapılmışsa bu benim bilgim dahilinde olması da engellemem de mümkün değil. Ama parti olarak bütün teşkilatlara talimat gönderdim.

* Şimdi ben parti genel başkanıyım, birisi gelse dese ki “sizin adınıza şurada şu faaliyet”, yok arkadaş. Gücüm az olur, başarılı olurum, başarısız olurum ama siyasi partiler başkalarıyla işbirliği içine giremez.

DAVUTOĞLU, ERDOĞAN’IN YERİNDE OLSA PEKER’İN İDDİALARI SONRASI NE YAPARDI?

* Benim İçişleri Bakanı’m böyle bir şey yapmazdı zaten, yapamazdı. Benim olduğum siyasi iklimde böyle bir iddia ortaya atılamaz. İddia olduğu anda görevden alırdım.

* Ama bir açıklama yapardım, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da yapması gereken buydu. Peker’in söylediklerinden daha önemli olan, siyasilerin tavrıdır. Peker’in ilk açıklamasından sonra Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp deseydi ki halka; “Ben Cumhurbaşkanıyım ve Süleyman Soylu benim İçişleri Bakanı’mdır. Bu iddiaların hepsi külliyen yalandır” o zaman Peker’in ikinci videosunu halk o kadar dikkatle dinlemeyebilirdi. Ya da “Bu iddialar kısmen araştırılmaya muhtaçtır, ben bakanıma güveniyorum ama araştırılsın temize çıksın. Soruşturma başlatıyorum” deseydi, halk nezrinde itibarı çok artardı. Ama bunları yapmadı, sustu. 2 ay sustu. Demek ki bir şey var ki susuyorlar.

* Ben olsaydım hemen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir araştırma ve soruşturma komisyonu kurardım. Bu Susurluk Olayı’ndan sonra da yapıldı, 17-25 Aralık’tan sonra da yapıldı, bunda yapılmadı.

* Bu araştırma soruşturma komisyonunun görevini hakkıyla yapabilmesi için derdim ki İçişleri Bakanı’ma “Sana güveniyorum ama kenarda dur, komisyon raporu lehine çıkarsa seni tekrar atayacağım”.

* En önemli şey devletin itibarıdır, devlet kültürü diye bir şey bırakmadılar.

* Yine halka dönüp “Geçmişte bu olayların olduğu dönemde olan bütün işlemler olmamış hükmündedir” der, marinaya çökülmesi, o, bu işlemleri geçersiz kılardım. Hak ve hukuk sahiplerine bunları geri iade ederdim.

* “Kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele paketi açıklıyorum” derdim. Siyasi Ahlak Yasası’nı hemen çıkartırdım, Şeffaflık Yasası’nı hemen çıkartırdım, Siyasetin Finansmanı Yasası’nı hemen çıkartırdım, Basın Yasası’nı hemen çıkartırdım. Yeni bir Basın Yasası şart. İmar Yasası’nı hemen çıkartırdım, İhale Yasası’nı revize ederdim.

* Şu an bu adımlar atılmıyor çünkü hepsi işin içindeler. Atamayan, atmaya cesaret edemeyen herkes bir şeyden çekiniyor demektir.

“SEDAT PEKER’İN BİLDİKLERİNİ BENİM BİLMEM MÜMKÜN DEĞİL”

* Sedat Peker’in bildiklerini benim bilmem mümkün değil çünkü ben o network içinde değilim. O kirli ilişkiler içinde olanlar bilir bunu.

* Bildiğim şeyler zaten bana yetiyordu ve onun için harekete geçmeye çalıştım. Ben onun gereğini yaptığım için başbakanlıkta bana kumpas kuruldu.

MÜLTECİ MESELESİ

* Mülteci kapına geldi mi, kapını kapatamazsın. Zaten Avrupa Birliği o yüzden zorlandı.

* Mülteci sorunu var ama sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu. Türkiye’de daha fazla çünkü yanı başımızda savaşlar var.

* Ne yapılması lazım? Uluslararası etkin bir diplomatik girişim başlatılmalı ve Suriye yönetiminin mültecilere dokunmayacağı konusunda uluslararası hükme bağlayan bir diplomatik çaba başlatılmalı.

* İktidar olursak gerekli şartlar olursa Suriyelileri geri göndereceğiz.

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
11