Zanka

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener, Sayıştay raporlarına da değindi. “Ak Parti hükûmeti ve ucube sistemi sağ olsun; bu seneki raporlarda da, yolsuzluk ve israf hız kesmemiş” diyen Akşener, başbakanlık adaylığını da “İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in, ilk Başbakanı olmaya talibim” sözleriyle yineledi. Erdoğan ve Bahçeli’ye gönderme yapan Akşener, “Her hafta, toplumumuzun yeni bir kesimi, terörist ilan edilir hale geldi. Çiftçimiz, esnafımız, üreticimiz, zaten bayağıdır, iktidarın terör listesinde. Yakın zamanda, marketler bu kategoriye alındı. Daha geçen hafta, barınamayan öğrencilerimiz terörist ilan edildi. Dün itibariyle de, kebapçılar terörist oldu” dedi…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis'teki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

* Geldikleri gibi gittiler. 15 yıl üniversite öğrencilerime 3 devlet adamını anlattım. Biri Sultan Alparslan’dı, ikincisi Fatih Sultan Mehmet Han’dı, üçüncüsü mavi gözlü bozkurt Mustafa Kemal Atatürk… Onların şahsında bu ülke için terini akıtmış, istikbalini feda etmiş, şehidimizin Allah ruhlarını şad etsin.

* İYİ Parti olarak, bu yıl da, bu kutlu çatının altında; milletimizin gür sesi olmaya, hakikate ışık tutmaya, dertlere derman olmaya devam edeceğiz.

* Yeni yasama yılında da, her zaman olduğu gibi, doğru bildiğimizden şaşmayacak, doğruya doğru diyecek, yanlıştan ise, sözümüzü sakınmayacağız. Milletimizi yalandan, dolandan, talandan koruyacak, devletimizi de, satıp savanlardan kollayacağız.

* Ve o sandık geldiğinde, aynı söz verdiğimiz gibi; Türkiye’yi, Milletin Evi’nde, milletimizle birlikte yöneteceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

“İKTİDAR İÇİN ARTIK YOLUN SONU GÖZÜKÜYOR, MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR”

* İktidar için, artık yolun sonu gözüküyor. Çünkü, mızrak artık çuvala sığmıyor. 3Y’yi yok etme vaadiyle iktidara gelen, Sayın Erdoğan’ın; yoksulluğu yöneten, yasakları normalleştiren, yolsuzluğun da, üstünü örten yönetim anlayışı, artık, gün gibi önümüzde duruyor.

SAYIŞTAY RAPORLARI

* Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde Sayıştay, denetim raporlarını açıkladı. Ak Parti hükûmeti ve ucube sistemi sağ olsun; bu seneki raporlarda da, yolsuzluk ve israf hız kesmemiş.

* Saray’da sefa sürenler, eğlenmeye tam gaz devam etmiş… Gelin, raporlardaki bazı satırbaşlarına, birlikte bakalım:

* Mesela; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denetim raporuna göre; Ankara’da kullanılmak üzere tahsis edilen, bazı araçlar, yıl içinde, Çeşme, Altınoluk, Akçay, Abant, Mersin gibi yerlerden, yakıt almışlar. Belli ki bu arkadaşlar; millete hizmet yerine, kafalarına estikçe, devletin, kendilerine Ankara için tahsis ettiği arabalarıyla, tatil beldelerine gitmekte, bir sakınca görmemişler. Şu devlet insanlığına bakar mısınız?

* Mesela; Sayıştay’ın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı denetleme raporuna göre; bu, fevkalade başarılı bakanlığımız, Avrasya Tüneli geçişlerinde, kur hesabını yanlış yapmış… Üstelik, sadece kur hesabını değil, geçiş garantisini de yanlış hesaplamış.

* E hâl böyle olunca, tünelden, garanti edilen 25 milyon araç yerine, yalnızca 12 milyon araç geçmiş. Ama, bu pek bir düşünceli arkadaşlar, ihale sahibi şirkete ayıp olmasın diye, 494,2 milyon lira, geçiş garantisi ödemesi yapmış.

* Şu üstün yönetim becerisine bakar mısınız? Eğer doğru bir hesaplama yapılsaydı; garanti ödemesi, 456.3 milyon lirada kalacaktı. Ama bakanlık, şirketin kasasına, 37.9 milyon lira fazladan, ödeme yapmayı tercih etmiş. Yani beceriksizliğin faturası yine milletimize kesilmiş.

* Bunlar yalan diye cevap vermişler. Devletin bakanlığı, devletin denetleme kurumun yalancı diyor. İşte size partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde koskoca Türk devletinin düşürüldüğü durum.

* Sayın Erdoğan, bu atadığın bürokratlar sence kimi örnek alıyorlar? İsraf ve yolsuzluk bataklığına batmış bürokratların ilham kaynağı bizzat sensin.

* Sayın Erdoğan israfın dibini böylesine sıyırmasaydın bugün barınma sıkıntısı çeken öğrencilerimiz olmazdı, üretmeyi bırakan çiftçilerimiz olmazdı. Zor günlerde milletin parasını çarçur ediyorsun, yazıklar olsun. Türkiye saray bürokratlarının aç gözlülüğünü doyuracak kadar değil ama her vatandaşını doyuracak kadar kaynağa sahip.

MERKEZ BANKASI BAŞKANINA SESLENDİ: ŞİMDİDEN İŞ ARAMASINI TAVSİYE EDİYORUM

* Biz projeye değil ranta karşıyız. Ucube sistem ülkemizin içinde bulunduğu tüm sorunların esas sebebidir. Bu durumun bir diğer örneğini Merkez Bankası’nın son kararlarında gördük.

* Yeni sistemle birlikte Merkez Bankası başkanlarının görev ve sorumluklarına bir güncelleme eklendi; o da Sayın Erdoğan’ı memnun etme. Bu artışların sorumlusu Merkez Bankası Başkanı değildir. Çöp öğütür gibi bürokrat öğüten bu sistemin son kullanma tarihi yaklaşan bir bürokratın fazlasından değildir.

* Erdoğan, eminim ki bu olaydan elini yıkayıp çıkmak için Merkez Bankası Başkanı’nı yakın zamanda harcayacak. O nedenle sonradan açıkta kalmaması için şimdiden iş aramasını tavsiye ediyorum.

“MEMLEKETE AKIL HASTANESİ, MİLLETİMİZE DE AKIL HASTASI MUAMELESİ YAPILIYOR”

* Türkiye maalesef; Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının elinde, psikiyatrik bir iktidar anlayışıyla yönetiliyor. Memlekete akıl hastanesi, milletimize de akıl hastası muamelesi yapılıyor.

* Adeta, Guguk Kuşu filmini yaşıyor gibiyiz… Sayın Erdoğan, Hemşire Ratched, bakanları, zorba hasta bakıcılar, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi de, milletimize giydirilen deli gömleği… Gömleğin içinde, her geçen gün, daha da bunalıyoruz. Ama Hemşire Erdoğan ve ekibi, oralı bile değil.

* Kıpırdayanın, kafasına vuruyorlar. Ne zaman birileri, bu gömleğe itiraz etse, Hemşire Erdoğan ve hasta bakıcılarının etmediği hakaret, yapmadığı kötülük kalmıyor.

“DÜN İTİBARİYLE DE KEBAPÇILAR TERÖRİST OLDU”

* Her hafta, toplumumuzun yeni bir kesimi, terörist ilan edilir hale geldi. Çiftçimiz, esnafımız, üreticimiz, zaten bayağıdır, iktidarın terör listesinde. Yakın zamanda, marketler bu kategoriye alındı.

* Daha geçen hafta, barınamayan öğrencilerimiz terörist ilan edildi. Dün itibariyle de kebapçılar terörist oldu.

* İşte o nedenle, bu hafta, Milletin Kürsüsü’nde, hem kebapçı, hem de aspavacı bir kardeşimizi misafir ediyoruz. İbrahim Çetinkaya aramızda. Bu vesileyle, tüm kebapçı kardeşlerimize, aramıza hoş geldiniz demek istiyorum. Buyrun İbrahim Bey, söz de kürsü de senindir.

KÜRSÜYE ÇIKAN KEBAPÇI: BİZDEN TERÖRİST OLMAZ

Akşener'in kürsüye davet ettiği kebapçı esnafı da pandemi döneminde yaşadıkları sorunları hatırlattı, "Bizden külhanbeyi de olmaz, terörist de olmaz. Buyursunlar soframızda kebap yesinleri bölüşelim ama bölücü olmayalım" diye konuştu.

“BİZ YENİ BİR ERDOĞAN SEÇMEYECEĞİZ”

Ardından Akşener şöyle devam etti:

* Sözlerimin son bölümünde, son dönemdeki tartışmalara değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, katıldığım bir televizyon programında, “Ben Başbakanlığa talibim.” dedim, ve çarşı karıştı… Tam bir haftadır, televizyonlarda, “öyle mi olacak, böyle mi olacak?”, “Onu mu dedi, bunu mu dedi?” tartışmaları var… Oysa söylediğim, çok açık. Millet İttifakı olarak, bir Cumhurbaşkanı adayı göstereceğiz ve bu aday da, Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak.

* Ama Cumhur ittifakı paydaşlarının aksine, biz, yeni bir Sayın Erdoğan seçmeyeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki; aday göstereceğimiz kişi, dünyanın, en becerikli, en muteber insanı bile olsa, Türkiye, bu ucube sistemle yönetilemez. Çünkü sorunumuz sadece, Sayın Erdoğan’ın kötü bir Cumhurbaşkanı olması değil. Yetkilerini kötüye kullanması, sürekli olarak yanlış tercihler yapması da değil.

* Sorunumuz, bir sistem sorunu. Sorunumuz, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının, bir partiden yana taraf olması. Sorunumuz, millet ile devletin arasındaki bağların, koparılmış olması. Sorunumuz, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılıp, tüm yetkinin tek bir kişide toplanması.

* Nitekim, bu durumun sonuçlarını, ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka kadar, her alanda görüyoruz. İçine sokulduğumuz devlet krizini, her yeni olayda tekrar tekrar yaşıyoruz. Bu sistemin, milletimize yükten başka bir şey getirmediğine, ibretle şahit oluyoruz.

* Dava arkadaşlarım; İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde; Anti demokratik yönetim biçimleriyle, adaletli ve özgür bir toplum inşa edilememiştir. Çünkü, tek bir kişiye bağlı olan tüm düzenler, zamanla yozlaşmaya mahkûm olmuştur. Aksini iddia etmek, insanlığın, binlerce yıllık kültürel birikimini hiçe saymaktır. Tam olarak da bu nedenle; demokrasi tarihi, her dönemecinde, gücün, tek bir kişide toplandığı değil, gücün dağıtıldığı sistemlerle ileriye gitmiştir. Kişiler yerine, kurumları güçlendirerek gelişmiştir. Kuvvetler ayrılığı ile gelişmiştir.

“İYİLEŞTİRİLMİŞ VE GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM’İN, İLK BAŞBAKANI OLMAYA TALİBİM”

* İşte bu yüzden; İster 2023, ister daha önce yapılacak olan bir seçimde, Millet İttifakı’nın adayının, yani Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı seçilecek olan kişinin, öncelikli görevi; Türkiye’yi hızla, bu çağdışı sistemden kurtarmak, ve kuvvetler ayrılığına dayalı bir demokrasiyi, hayata geçirmek olacaktır. Evet ben, bu ucube sistemdeki Cumhurbaşkanlığına talip değilim. Ama seçimlerden 1’inci parti olarak çıkmaya, ve bunu hep birlikte başardığımızda, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in, ilk Başbakanı olmaya talibim.

* Millet ile devlet arasındaki bağları, yeniden kurmaya, Türkiye’yi güçlendirmeye, milletimizi zenginleştirmeye talibim. Avrupa’nın en yoksul milletini, hak ettiği zenginliğe kavuşturmaya, sermaye ve beyin göçünü, tersine çevirmeye talibim.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver