Zanka

Yirmi iki temmuzda servis edilen, bayram mesajı verilmek üzere çekilmiş videonun bir kısmında Erdoğan kelimeleri telaffuz etmekte güçlük çekiyor, ardından çok küçük bir an gözleri kapanıyor, sonra hızla kendini toplayıp konuşmasına devam ediyordu.

Bu video çok tartışıldı, sağlığı ülke yönetmeye el veriyor mu, vermiyor mu şeklinde kafalarda soru işareti bıraktı.

Sayın Cumhurbaşkanı ben güçlü ve sağlıklıyım mesajı vermek istercesine üç ekimde basketbol oynarken çekilmiş videosunu paylaştı: "Sağlık için spor yapmak çok çok önemli. Ben de haftada üç gün spor yapmaya gayret ediyorum. Harekette bereket vardır." dedi. Hatta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da bu videoyu paylaşıp "Evet, devamı yarın @RTErdogan'da" ifadesini kullanmıştı.

On yedi- yirmi ekim Afrika ziyareti öncesi havalimanında gazetecilerin sorularını yanıtlayıp açıklamalar yaptı. Oldukça yorgun görünüyordu, hareketleri ağırdı. Sorulara verdiği cevapları, önüne konulmuş kâğıttan okudu. Belli ki sorular da hazırdı cevapları da.

Erdoğan’ın kâğıttan ya da promtırdan okuyarak yaptığı konuşmalara alışkınız. Uzunca bir süredir, siyasette parlamasına neden olan en önemli özelliği, hatipliğini sergileyemiyor. Sağına soluna yerleştirilmiş ekranlardan kayan metni kaçırma, yanlış okuma endişesiyle donuk gözlerle, mimiksiz, sabit bir yüz ifadesiyle konuşuyor. Ve genellikle aynı şeyleri söylüyor, rakiplerini yererken, yandaşlarına daha çok çalışın derken aynı cümleleri kullanıyor. Konuşmakta, kendini ifade etmekte güçlük çektiği için olsa gerek toplantılarında da videolar oynatıp ana muhalefet partisi genel başkanını bu yolla eleştiriyor, şahsının yaptığı icraatları bu yolla anlatıyor.

Partililer için hazırlanmış videoda magazin, Televole tarzı programları sunan spikerler gibi bağıra çağıra, abartılı şekilde konuşan bir adam, kelimelerin son hecesini uzatarak “Kemal Kılıçdaroğlu hezimete doymuyor.” diyor ve devam ediyor. “Vatandaşa hakaret ediyor, kamu görevlilerine hakaret ediyor…” Şeklinde ardı ardına cümlelerini sıralarken, Kılıçdaroğlu’na Ankara Çubuk’ta yapılan saldırının görüntülerini de veriyorlar.

Erdoğan bırakın sağlıklı kararlar almayı artık siyaset bile yapamıyor. Bu videoları kim hazırlıyor bilmiyorum ama işi sokak kavgasına döküp muhalefeti eleştirmeye bu minvalde mi devam edecekler? Saldırgan, kaba saba bir üslup, sadece kendini bilmez ayak takımına hitap eder ki yarın bir gün seçimi kaybettiklerinde bu üslup ve hitap ettikleri kesim başımıza bela olacak.

 

EMİNE ŞENLİKOĞLU NEFRET SUÇU İŞLİYOR

1953 doğumlu Emine Şenlikoğlu İlkokulu ve imam hatip lisesini dışardan tamamlamış, zaman zaman yurt içinde ve yurt dışında konferanslar vermekteymiş. İlahiyatçı gazeteci yazar Recep Özkan ile evliymiş ve iki çocuk annesiymiş. 1985 yılından beri Mektup dergisinde editörlük yapaktaymış, çeşitli kitapları mevcutmuş. Çeşitli gazetelerde yazmış.

Yakın zamanda TV’de katıldığı programı izledim, anladığım kadarıyla deist ve ateistlerden nefret ettiği için onlara esaslı hakaretler savurmak istemiş. Siz insan değilsiniz, hayvandan bile aşağısınız, bu sebeple ensest ilişki size serbest demiş.

Çok kötü söz duydum da böylesine aşağılığını duymadım. Kötü söz sahibinindir. Ve ne yazık ki skandal açıklamalar yapanlar, toplumu gerenler kutuplaştıranlar, kendilerine benzemeyen insanlara karşı saygısı ve tahammülü olmayanlar hep ilahiyatçı kökenli yazarçizer takımı oluyor. Bu şekilde konuşan birinin kaleminden nasıl cümleler dökülür, ne yazar bilmek bile istemiyorum. Fikri ne ise zikri de o oldu. Deistleri, ateistleri kötüleyeyim derken kendini, nasıl bir kafa yapısı olduğunu ifşa etti. Oysa İslam dini hoşgörü dinidir.

TV'ye bir ateist çıkıp yaratıcı vardır diyenler ve dine inananlar öyle ahlaksız öyle aşağılıklar ki ensest ilişkiye girebilirler, onlar için fark etmez ve dahi layıkları da budur dese ne olur? Emine Şenlikoğlu nefret suçu işliyor. Yaptırımı cezası olmalı.

300

300

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
6121