Zanka

İngiltere hükümeti, Kraliçe 2. Elizabeth'ten Parlamento'yu askıya almasını talep etmişti. Kraliçe kararını verdi, parlamento askıya alınacak… Ancak bu karar tartışmaları da beraberinde getirdi, muhalefet ayağa kalktı. Muhalefete göre bu olay, ‘Britanya usulü darbe’…

İngiltere hükümetinin Eylül ayında tatilden dönerek çalışmaya başlaması planlanan parlamentonun askıya alınması talebi Kraliçe 2. Elizabeth tarafından onaylandı. Kraliçe parlamentonun, 9 ile 12 Eylül arasında bir tarihte askıya alınmasına ve 14 Ekim'de tekrar çalışmaya başlamasına karar verdi.

Böylece milletvekillerinin 31 Ekim'deki Brexit öncesinde İngiltere'nin AB'den bir anlaşma olmadan ayrılmasını engelleyecek adımlar atması için önlerinde çok az zaman olacak.

BBC Politika editörü Laura Kuenssberg, Parlamento'dan yasa geçirerek Boris Johnson'ın AB'den anlaşma olarak ayrılık kararının önüne geçmeyi planlayan vekiller için 31 Ekim'e kadarki her bir günün önemli olduğunu, askıya almanın beklenenden uzun bir takvime yayılmasının çalışmaları etkileyeceğini söylüyor. Guardian gazetesinin kıdemli politika muhabiri Jessica Elgot ise, partilerin 12 Eylül - 7 Ekim tarihleri arasında düzenledikleri yıllık konferanslar nedeniyle vekillerin Parlamento'da olmayacağını, genellikle Cuma günleri Parlamento'ya gitmediklerini ve bu yüzden Parlamento'nun 14 Ekim'e kadar askıda kalması durumunda en fazla altı gün kaybedecekleri görüşünde.

Başbakan Johnson ise Parlamento'yu askıya alarak vekillerin tartışma imkanını azaltacağı yönündeki suçlamaları reddetti ve vekillerin önünde kapsamlı tartışmalar yürütmek için yeterli zaman bulunacağını söyledi.

Öte yandan Guardian'a konuşan uzmanlar, bunun 1945'ten bu yana en uzun askıya alma dönemi olacağını söyledi.

MUHALEFETTEN "BRİTANYA USULÜ DARBE" MESAJI

Parlamento'yu askıya alma fikri İngiltere'de tartışma yaratıyor. Bu fikri eleştirenler vekillerin Brexit sürecindeki demokratik rollerini oynamasının engelleneceğini söylüyor.

İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn bu gelişmenin üzerine Kraliçe Elizabeth'ten görüşme talep etti. Corbyn, bunun demokrasiye yönelik bir tehdit olduğunu söyledi ve "Johnson hükümetinin pervasızlığı karşısında dehşete kapıldım. Eğer Johnson planlarına güveniyorsa bunu genel seçim veya referanduma giderek halka sormalı" dedi.

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Tom Watson, bunun İngiltere demokrasisine skandal bir hakaret olduğunu belirtti.

İşçi Partisi milletvekili Clive Lewis, Twitter paylaşımında "Boris AB'den anlaşmasız bir şekilde ayrılmak için Parlamento'yu kapatırsa vekiller olarak demokrasiyi savunacağız. Bizi Parlamento'dan çıkarmaları için polis çağırmaları gerekir. Halkı sokağa çağıracağız. Parlamento'da olağanüstü oturum talep edeceğiz" dedi.

İşçi Partisi milletvekili ve eski bakan Angela Eagle, #DarbeyiDurdurun etiketiyle paylaştığı twitter mesajında bu hamleye karşı mücadele çağrısında bulundu.

Aynı etiketle paylaşım yapan milletvekili ve Yeşiller'in eski başkanlarından Caroline Lucas ise "Bu, anlaşmasız Brexit için milletvekillerinin desteğini alamayacağını bilen korkak bir başbakanın eylemi" dedi.

İşçi Partisi vekillerinden John McDonnell "Bu Britanya usulü bir darbe. Brexit konusundaki görüşünüz ne olursa olsun bir başbakanın, demokratik kurumlarımızın tam ve özgür bir şekilde işlemesini engellemesine izin verdiğinizde riskli bir yola girmeye başlarsınız" dedi.

Bir açıklama yayımlayan Avam Kamarası Başkanı John Bercow ise "Nasıl göstermeye çalışırlarsa çalışsınlar Parlamento'yu askıya almanın amacının, Brexit'in Parlamento'da tartışılmasını önlemek ve Parlamento'nun ülkenin geleceğine yön verme görevini engellemek olduğu açıktır" dedi ve ekledi:

Financial Times gazetesinin Parlamento muhabiri Sebastian Payne üst düzey bir yetkilinin, önümüzdeki hafta Parlamento açıldığında vekillerin bir güven oylaması ile hükümeti düşürmesi durumunda Parlamento'yu feshedip 1-5 Kasım tarihleri arasında bir erken seçim düzenleyeceklerini söylediğini aktarıyor.

BBC Politika Editörü Kuenssberg, İngiliz hükümetindeki yalnızca birkaç bakanın bu plandan haberi olduğunu ve bu fikrin hükümet içinde de tartışma yarattığını aktarıyor. Kuenssberg, Johnson'ın bu adımının "çok riskli" olduğunu belirtiyor.

İktidardaki Muhafazakar Parti'de AB'den anlaşma yapmadan ayrılmaya karşı çıkan etkili siyasetçilerden Dominic Grieve "rezalet" dediği bu planın Başbakan Boris Johnson'a karşı bir güven oylaması tetikleyerek hükümeti düşüreceğini söyledi.

İskoçya Özerk Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon ise gelecek hafta milletvekillerinin bir araya gelerek bu planı durdurmaya çalışması gerektiğini söyledi ve ekledi: "Aksi takdirde bugün tarihe İngiltere demokrasisi için karanlık bir gün olarak geçecek."

İskoç Ulusal Partisi Milletvekili Joanna Cherry ise Johnson'ın parlamentoyu askıya alma girişimine karşı İskoç mahkemelerine başvuracaklarını söyledi. Cherry, "Bunun için gerekirse gece yarısı bir yargıcı yatağından kaldırıp mahkemeye getiririz" dedi. İskoçya'daki İşçi Partisi vekilleri de konuyu mahkemeye taşımayı planlıyor.

"ANAYASAL DEĞERLERİN İHLALİ"

Galler Özerk Yönetimi Başbakanı Mark Drakeford da bu haberin ardından ikinci bir Brexit referandumu çağrısını yineledi.

Drakeford, "Johnson referandum kampanyası boyunca iktidarı Parlamento'ya geri vermekten bahsediyordu, şimdi ise Kraliçe'nin demokrasi kapılarını kapatmasını istiyor. Şimdi, bu konuyu tekrardan halka götürmenin zamanı" dedi.

Yeşil Parti Eş Başkanı Jonathan Bartley "Bu anayasal değerlerin ihlali. Halkın sokağa çıkması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Liberal Demokrat Parti'nin Brexit sözcüsü Tom Blake, Eylül başında Parlamento açılır açılmaz 10 Eylül'e kadar Başbakan Johnson'ın planlarını engellemek için çalışacaklarını açıkladı ve "Birkaç gün içinde acil durum yasaları geçirmek mümkün" dedi.

PİSKOPOSLARDAN MEKTUP: DEMOKRASİMİZ TEHLİKEYE GİRER

Press Association ajansı İngiliz Anglikan Kilisesi'nden bir grup piskoposun İngiltere'nin AB'den anlaşma olmadan ayrılmasına yönelik "endişelerini" içeren bir açık mektup yayımladığını aktarıyor.

78 piskoposun yer aldığı Anglikan Kilisesi'nde 25 piskoposun imzasını taşıyan mektupta bu tür bir Brexit'in ekonomik sarsıntılardan en fazla etkilenen kesimlere yönelik olası etkisi hakkında uyarıda bulundu.

Mektupta "Parlamento'nun egemenliği boş bir kavram değildir, saygı gösterilmesi gereken bir kavramdır. Aksi taktide demokrasimiz tehlikeye girer" ifadeleri yer aldı.

Anglikan Kilisesi'nin lideri Başpiskopos Justin Welly de Salı günü, etkili milletvekillerinin ricası üzerine Brexit konusunda bir yurttaşlar meclisi oluşturmak istediğini açıklamıştı.

Kraliçe talebi onaylamadan önce, Kraliçe'nin bu talebi reddedip reddedemeyeceği tartışmaya açılmıştı.

BBC Politika Muhabiri Nick Eardley üst düzey devlet yetkililerinin yer aldığı kraliyetin özel danışma kurulu olan Kraliyet Danışma Meclisi'nden kişilerin Kraliçe 2. Elizabeth'e Başbakan Johnson'ın talebini kabul etmemesini tavsiye ettiğine dair bilgiler aldığını fakat Kraliçe'nin bu yönde bir karar vermesinin beklenmediğini söylemişti.

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver