Zanka

Prof. Dr. Gazi Özdemir


Prof. Dr. Gazi Özdemir

Konuya başlamadan önce Hak Gaspının bir çeşidi olan Haksız Kazanca Kur’an’da nasıl değinildiğini kavramamız gerekir:

 

Şuara-181. "Ölçüyü tam yapın. Kandıranlardan /hak gasp eden ve haksız kazanç elde edenlerden olmayın".

Hud-84. Sizi refah içinde görüyorum. Ama haksız kazançla sağlamış olduğunuz bu refahınızın, sizi çepeçevre saran bir azabın habercisi olmasından da korkuyorum".

Hud-86. "Eğer gerçekten müminler iseniz, Allah'ın bıraktığının helal olanının kârı sizin için daha hayırlıdır.

Hz. Muhammed, Fatiha suresi ile Peygamberliğini ve Kur'an’ın tanıtımı ile Din denilen Muhkem /değişmez ana kuralları ve o zamanki topluma uygun müteşabih /değişken mesajları ilan eder etmez hemen O'na itiraz eden ve red edenler amcaları olan, Ebu Leheb ile Ümeyye /Emevi aşireti Lideri Ebu Süfyan olmuştur. Akrabası olan Ebu Cehil de karşı çıkanlardandı.

Çünkü bunlar tefecilik ile uğraşıyorlardı ve kazançları Riba kazancıydı. Allah ise Kur'an ile böylesi bir kazancı yasaklıyor ve servette uygun olmayan bir artış olduğunu bildiriyordu.

Rum-39. Sırf servetinizi arttırmak için, başkalarından elde edeceğiniz herhangi bir riba /her türlü haksız aşırı bir tefecilik kazancı, Allah'a göre servetinizde bir artış sayılmaz. Ama, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle zor durumda kalmış birini kurtarmak amacıyla karşılıksız yapılan bir katkı /bir destek /infak veya topluma bir destek /zekât, Allah’ın ezeli ve ebedî prensipleri çerçevesinde mallarınızı ve sevaplarınızı katlayarak arttırır.

Çünkü Riba denilen tefecilik kazancı, çok fazla bir karşılıkla borç para verme işiydi ve Bakara-275. ayette belirtilmiş olduğu gibi şeytanın işlerinden biriydi ve haramdı. Yani yasaktı ve bu işi yapanlar Cehennemlikti.

Bakara-275. Ya Muhammed! Sana ribayı /tefeciliği /muhtaç olan başkasına çok fazla karşılıkla ve borç olarak verileni /başkasını üzen haksız kazancı soruyorlar. Bu işi yapanlar, şeytanın kandırıp yoldan çıkardığı kişi gibi daima şaşkındırlar. Onların bu şaşkın halleri, "tefecilik kazancı, alışveriş kazancı gibidir" deyip kendilerini kandırmalarından dolayıdır. Hâlbuki Allah alışverişi helâl, ribayı /tefecilik kazancını ise, haram /yasak etmiştir. Bundan sonra kim Rabbin bu yasağına uyar ve ribadan /tefecilik kazancından vazgeçerse, daha önceki kazandıklarını nasıl değerlendireceğine kendisi karar versin, ancak infâka /imkânlarından (mal, para, bilgi, sevgi, ilgi, moral destek vs) ihtiyacı olanlara da öncelik tanısın. Hakkındaki karar ise Allah'a kalmıştır. Ancak riba'ya devam edenler, Cehennem ateşi halkıdır ve orada sürelerce /devirlerce kalacaklardır.

Riba’ya ilişkin yine şu ayetler var:

Bakara-278. Ey iman edenler! Gerçekten de mümin iseniz, takva sahibi olun, Allah'ın öğütlerini dinleyin ve riba /tefecilik yoluyla kazanma işini terk edin.

Al-i İmran-130. Ey iman edenler! Size saldırıp Allah’ın yardımı ile perişan etmiş olduğumuz küfre sapmış tefeciler gibi riba /tefecilik yapıp, servetinizi katlayacak şekilde kazanç elde etmeye kalkışmayın. Allah'a karşı takva içinde olanlardan /bildirdiklerini uygulayamamaktan korkanlardan olun ki mutluluğu yaşayabilesiniz,

Bakara-276. ayet ile Riba'nın, haklı da olsa kişinin başka herhangi bir kazancının bereketini yok ettiğine değinilmiştir.

Bakara-276. Allah ribanın /tefecilik ile elde edilen haksız kazancın bereketini yok eder, karşılıksız yapılan yardımları /sadakaları ise kat kat artırarak bereketlendirir. Ayrıca Allah, küfre batmış şirk koşan inkârcıyı sevmez de.

Nisa-161. ayette, Riba uygulayanın küfre sapmış olacağına da değinilmiştir.

Nisa-161. Ayrıca yasaklanmış olduğu halde, tefecilik /riba uygulamasına devam edip insanların parasını-malını haksızlıkla yemeleri nedeniyle onlardan bu gerçeklerimizi inkâr edip küfre sapmış olanlar için acıklı bir azap hazırladık. 

Konuyu toparlarsak Riba;

  • Devlet kurumuna kaydı olmayan bir kazançtır
  • Vergisi olmayan bir kazançtır
  • Fahiş bir kazançtır
  • Hak gasplı bir kazançtır
  • Kabul görmüş normal kurallara göre Haksız bir kazançtır

Mearic-24. Herkesin hakkını, kabul görmüş kurallara göre verirler.

  • Küfre sapma olarak değerlendirilen ciddî bir yasaktır, diğer bir tanımlama ile ağır bir haramdır /yasaktır (Uludağ S. İslam’da faiz meselesine yeni bir bakış. Dergâh Yayınları).
  • Dolayısıyla Meşru olmayan bir kazançtır

Bu açıklamalara göre Riba, sadece tefecilik kazancı için kullanılan bir kelime olmamakta, ayrıca her türlü haksız ve meşru olmayan kazanç anlamında da olmaktadır.

       On dört asırdır Kur'an'a iman edenlerin anlaşamadıkları konulardan biri de Riba ile Faiz kelimelerinin anlamları olmuştur ve bu anlaşmazlık halen devam etmektedir.

       Hâlbuki yukarıda açıklamış olduğum gibi Riba uygulaması, ayetlerde açıkça tanımlanmıştır ve Faiz Riba'dan tamamen farklıdır.

       Örneğin Müminun-111, Nur-52 ve Tövbe-20. ayetlerde Faiz kelimesinin neyi tanımlamak üzere kullanılmış olduğuna bakalım:

Müminun-111. "Bugün Ben de Bana inanıp sabreden kullarıma, bu yaptıklarının karşılığını hak ettikleri uygun olan fazlasıyla /faiziyle vermekteyim". (111. İnni cezeytühümül yevme bima saberu ennehüm hümül faizun.)

Nur-52. Dolayısıyla şu bir gerçek ki, her kim Allah'ın buyruklarına göre karar almakta olan elçisine uyar, Allah'a hesap vermekten korkar ve muhkem /değişmez ana kurallarını önemserse, işte o kimseler mutlu sona /hak ettikleri meşru kazanıma /haklı olumluluğa /faize ulaşırlar. (52. Ve men yütı’ıllahe ve resulehu ve yahşallahe ve yettakhi fe ülaike hümül faizun.)

Tövbe-20. İçtenlikle iman etmiş olanlar, iman etmeleri nedeniyle yurtlarından hicret etmek /göç etmek zorunda kalanlar ve mallarıyla ve canlarıyla Allah rızası için çaba gösterenler, Allah’ın takdirine göre çok daha büyük derecelere sahiptirler. İşte gerçek kazanca /haklı kazanca /faize hak kazanmış olacak olanlar bunlardır. (20. Elleziyne amenu ve haceru ve cahedu fı sebiylillahi bi emvalihim ve enfüsihim* a'zamü deraceten ‘ındallahi* ve ülaike hümül faizun.)

Dahası Haşr-20. ayette Faiz kelimesi, Mahşer'e katılırken götürülen olumlu amellerdeki bir fazlalık, olumlu bir yük şeklinde tanımlanmış ve böylesi bir Faiz kazancı ile gelenlerin Cennet'likler olduğuna değinilmiştir.

Haşr-20. Bilmeniz gerekir ki, Cennet'i hak eden ile Cehennem'i hak eden bir olamaz. Cennet ehli, ancak olumlu amelleri ağır basmış /olumlu yüklerle /haklı kazançlarla /faizlerle  mahşere gelmiş olanlardır. (20. La yesteviy ashabunnari ve ashabulcenneti* ashabulcenneti hümul faizun.)

Bu duruma göre Faiz kazancı;

  • Yüzdesi ve ne kadar olması gerektiği devlet tarafından belirlenmiş kârdır
  • Resmî kaydı olan bir kazançtır
  • Vergisi olan bir kazançtır
  • Dolayısıyla Meşru /haklı bir kazançtır

Bu duruma göre, meşru /hak gaspı olmaksızın yapılan alış-veriş kazancı gibi, maddî, bilgi ve  manevî her türlü kazanç FAİZ KAZANCI olarak tanımlanmaktadır.

Kur’an indirildiği zaman, banka uygulaması henüz yoktu. Banka uygulaması başlayınca da her halde meşru bir kazanç olarak görülmüş ki, bankanın aldığı ve verdiği komisyona Kur’an’da olan Faiz kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.

Ben bu açıklamamda Kur’an’ın Riba ve Faiz kelimelerinin kullanımına değindim.

Başkalarının etkisinde kalarak ve söylediklerine aklı kullanmadan uymakla 1400 yıldır sayısız zarar görmeler, helallerde kayıplar, gereksiz çarçur etmeler yaşanmış ve halen yaşanmaktadır. Yanlış yorumlar ve yanlış tercümelere dayanarak ek haramlaştırmalar yapılmış ve yapılmaktadır. Bu yanlışları meşrulaştıranlar, aynı zamanda ek haramlaştırmalar da yapmış olduklarından Kur’an’ın ruhuna ters düşmektedirler.

Yunus-59. Yine onlara, "Görüyorum ki Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden bazılarını helal, bazısını da ha­ramlaştırıyorsunuz? Böyle yapmanız için, Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’ı alet edip O’nun adına yalan mı söylüyorsunuz?" diyerek ikaz et.

En’am-114. Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, insanları bil­gisizce yanlış yollara yönlendirmek için Allah’ın adına ek haramlaştırmalar uydurup, O’na iftira edenlerden daha zalim kim olabilir? Şüpheniz olmasın ki Allah, böylesi zalim bir aşamaya gelmiş top­lumu artık asla doğru yola iletmez /hidayete erdirmez.

Nahl- ll6. Bilgiçlik taslamak üzere veya menfaatiniz var diye kendi kendinize uydurduğunuz yalanlara ve bahanelere dayanarak, "bu helaldir, bu haramdır" demeyin. Çünkü böyle yaparsanız Allah adına yalan uydurmuş ve O’na iftira etmiş de olursunuz. Allah adına yalan uyduranlar kurtuluşa ulaşamazlar /iflah olmazlar /sıkıntılardan kurtulamazlar.

Her kişinin, aklını kullanarak varacağı kendi doğrusuna göre hareket etmesini ve başkalarının sözleriyle karar vermemesi gerektiği mesajını vermek istedim.

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR” ve “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
1