Zanka

NATO politik ve askeri bir ittifak. Avrupa ve Kuzey Amerika’daki ittifaka üye otuz ülke, daha çok güvenlik ve savunma konularında iş birliği içinde, dışardan gelecek herhangi bir saldırıya karşı ortak savunma yapabiliyor. NATO’ya üye olma süreci ise şu şekilde işliyor:

İlk olarak NATO’ya üye olmak isteyen ülkenin resmi başvuru yapması gerekiyor. Bu başvuru NATO’ya üye ülkelerin büyükelçilerin katıldığı toplantıda yapılıyor. Toplantıda üyelik başvurusu yapan ülkenin NATO’nun askeri, siyasi ve hukuki standartlarına ne kadar uyumlu olup olmadığı, Kuzey Atlantik Bölgesinin güvenliğine katkı sunup sunamayacağı tartışılıyor ve yeşil ışık yakılması hâlinde katılım görüşmeleri başlıyor.

Üyelik talebinde bulunan ülkeye beşinci maddeyi kabul edip etmediği soruluyor. Bu madde NATO’ya üye ülkelerden birinin saldırıya uğraması durumunda tüm ittifakın toplu şekilde saldırıya uğrayan ülkenin yanında yer alma ve topluca cevap vermeyi garantiliyor.

Madde ayrıca ittifakın yıllık bir milyar beş yüz altmış milyon avro civarındaki iç bütçesine katkıda bulunmayı da zorunlu kılıyor. Protokolden evet cevabı çıkması durumunda NATO’ya üye otuz ülkenin Parlamentolarında bu kararı onaylaması gerekiyor. Yani yeni üyelik NATO’ya üye ülkelerin oy birliği ile sağlanabiliyor.

Türkiye NATO’ya 18 Şubat 1952 yılında katıldı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması, savaş başlatmasının ardından İsveç ve Finlandiya, Rusya tehdidine karşı NATO’ya üyelik başvurusu yaptı. Erdoğan bu ülkelerin PKK ve PYD’ye destek verdikleri için üyeliklerini kabul etmeyeceğini söylüyor.

Dışarda terör örgütü ile mücadele eden Erdoğan, içerde bambaşka bir tavır sergiliyor. Belki milyon kez yazıldı fakat nasıl bir ikilik hâlinde olduğumuzu sergilemesi için ben de yazmak durumundayım.

PKK’yı bitirmeye ant içmiş AKP, içerde seçim dönemi Osman Öcalan’ı TRT ekranlarına çıkarıp İmamoğlu’na oy vermeyin açıklaması yaptırıyor.

Dışarda, “PKK’ya her türlü desteği veriyorsunuz, hatta bu insanları Parlamentonuza dahi sokuyorsunuz.” diye kükreyenler, geçmişte Oslo’da PKK ile masaya oturuyor.

Dışarda iki Kuzey Avrupa ülkesine ayar veren, racon kesen Erdoğan, içerde 2016’da PYD’nin imdadına koşan peşmerge ve PKK’lılara lahmacun yediriyor.

Peşmerge 29 Ekim’de, Cumhuriyet Bayramı’nda Türkiye’den geçiş yapıyor. Habur sınır kapımızdan girip Kobani’ye intikal ediyor.

Seçimin yaklaştığı şu günlerde kuşkusuz iç siyaset için PKK kartını oynamak oldukça elverişli. Erdoğan biliyor ki ne zaman dışarıya, İsveç ve Finlandiya’ya siz PKK’ya yardım ve yataklık ediyorsunuz, diye haykırsa, isyan etse, bu isyanı ona içerde oy olarak geri dönecek.

Duruma göre zaman zaman milliyetçi bir tablo çizip terörle savaşan AKP, zaman zaman ümmetçilik güdüp Ortadoğu’nun tüm az gelişmiş ülkelerinin az gelişmiş vatandaşına kucak açıyor.

Bugün PKK’nın Avrupa’daki varlığı ile savaşırken, yarın nasıl bir tutum sergiler kimse bilmiyor. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olması kaçınılmaz, Erdoğan yine de ne koparsam kâr, bu konu bana içerde iyi oy getirir, diyor.

 

 

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
32