Zanka

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ilişkin imzaladığı mutabakata tepki gösterdi. Akşener, “İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir. Üçlü mekanizma İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olduktan sonra devreye girecek. Böyle durumlara Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının imza attığı başka mutabakatlara da şahit olduk. Aldanmak ve aldatılmak sıradan alışkanlıkları olsa da bu Türk milleti için kabul edilebilir değildir” dedi…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

İSVEÇ VE FİNLANDİYA İLE İMZALANAN MUTABAKAT

* Önemli olan PKK'nın bu iki ülkedeki varlığına son verecek somut eylemlerinin görülmesiydi. İktidarın İsveç ve Finlandiya nezdinde herhangi bir somut gelişme olmaksızın attığı bu imza maalesef ülkemizin çıkarıyla bağdaşmayan bir tavizdir.

* Böyle durumlarda Erdoğan ve arkadaşlarının imza attığı başka mutabakatlarda da şahit olduk. Dolayısıyla her ne kadar sayın Erdoğan ve arkadaşları açısından aldanmak ve aldatılmak sıradan alışkanlık olsa da bu durum Türk milleti için kabul edilebilir değildir.

* Ülkemizin PKK ile YPG-PYD arasında kurduğu ilişkinin mutabakat metninde özenle birbirinden ayrılmış olmasıdır.

* Türkiye'nin devlet politikası YPG-PYD ve PKK'nın bir ve aynı olduğu yani aynı zehirli ağacın dalları olduğudur. Ancak mutabakat metninin 5. paragrafı PKK'yı terör örgütü olarak görürken YPG ve PYD Türkiye'ye yönelik ulusal çıkar tehdidi olarak tanımlanıyor. Üstelik İsveç ve Finlandiya terör örgütlerine yapılan finansal yardımları ve militan katılımlarını denetleme sözünü verirken yine 5. paragrafa işaret ediliyor. PYD-YPG'ye mali yardımlar mutabakat kapsamı dışında bırakılmış oluyor.

* Üst perdeden atılan nutuklar müzakere masasında verilen tavizlerle taçlandırılmış gözüküyor.

* İYİ Parti olarak süreci takip etmeye devam edeceğiz. Atılan geri adımın Sayın Erdoğan ile Biden arasındaki görüşmeyi de değerlendireceğiz.

“BU TEKLİF EK BÜTÇE DEĞİL, İKİNCİ BÜTÇE TEKLİFİDİR”

* Sayın Erdoğan inatla kafasının dikine gitmeye ülkemizdeki ekonomik krizi derinleştirmeye devam ediyor.

* Bütçe kanunu enflasyonun 9,8 doların da 9 olmasını öngörüyordu. Bugün enflasyon TÜİK'le bile yüzde 73,5 dolar kuru ise 17 liraya dayandı. Bunlara öngörü değil dilek diyebiliriz.

* Dünyanın hiçbir yerinde enflasyon 70 puan, kur oranı ise yüzde 100 sapan bir ülke göremezsiniz. Böyle bir rezalete imza atmak bay krize nasip oldu.

* Bu teklif ek bütçe değil, ikinci bütçe teklifidir. Fatura enflasyon vergisiyle milletimize kesilecek. Bay kriz ve ekibinin beceriksizliğini yine milletimiz çekecek.

* Böyle bir faturanın enflasyonla boğuşan, artık sadece hayatta kalabilen milletimize kesilmesi zulümdür. Kriz o kadar derinleşti ki iktidar için milletin cebine el uzatmak da yetmiyor.

BDDK KARARI: SERMAYE KONTROLÜDÜR

* Şirketler ya kredi kullanmaktan vazgeçecekler ya da enflasyona direnmekten vazgeçecekler.

* Şirketler TL'nin her gün daha da eridiği ortamda işleri döndürebilmek için elinde döviz tutar. Sorunun kaynağı kendisi ama o kendisini değiştirmek yerine kendisi dışında ne varsa değiştiriyor.

* Bu karar bir sermaye kontrolüdür. Bu karar 1989'dan beri var olan sermayenin serbest dolaşımını kaldırmaktır. Bu karar ambargodur.

* Bazı dış güçler gelip, Türkiye'ye yatırımı engellemeye, ülkemizi döviz krizine sokmaya çalışsalardı böyle bir karar alırdı. Bu kararı hükümet aldı. Gerçekten ibretlik.

* Tam sermaye kontrolüne doğru gidiyoruz. Küçük yatırımcısına, vatandaşlarına kumpas kuran, güvenirliğini yitiren bu ekonomi yönetiminin ülkemize verebilecek hiçbir şeyi kalmamıştır.

* Belli ki saraydaki lüks gözünü kör etmiş. Sen milletin verdiği yetkiyle oradasın. Senin bu millete 'Satın dövizleri kredi vermem' deme gibi bir hakkın yok. Çünkü Merkez Bankası da bu milletin. Bunların hiçbir senin babanın malı değil. Bu millete parmak sallayamazsın.

* Çok dövize sıkıştıysan 500 milyon dolarlık uçağı sat. Bir kere de sen tasarruf etsen ne olur? Millete dövizini sat diyorsun, milletin sattığı dövizleri yandaşın cebine koyuyorsun. Döviz garantili ihaleleri TL'ye çevir.

EDİ İLE BÜDÜ BENZETMESİ

* Eğer dövize çok sıkıştıysan Nebati Bakan ile birlikte Edi ile Büdü gibi yönettiğiniz ekonomiyi işi ehline bırak. Merkez Bankası'nın görevini yapmasına izin ver, ekonomiye burnunu sokma.

* Sen bunları yapamazsın, o yüzden bir an önce seçim kararı al biz de kur nasıl düşermiş, faiz nasıl inermiş, enflasyon nasıl tek haneye inermiş sana gösterelim. 20 yıldır alamadığın dersi sana 1 yılda öğretelim.

“DEMEK Kİ ŞEKER FABRİKALARINI SATAR, İTHALAT YAPARIZ DEMEKLE OLMUYORMUŞ”

* Geçtiğimiz hafta çayın ardından şekere de zam geldi. Türk Şeker'in açıkladığı zam kararıyla birlikte 50 kg'lik şekerin fiyatı 390 liradan 650 liraya, diğer marketlerde 550 liradan 750 liraya çıktı.

* Demek ki şeker fabrikalarını satar, ithalat yaparız demekle olmuyormuş. Devletin fabrikalarını üç kuruşa satınca ekonomide istikrar kalmıyormuş.

* Biz seni 4 sene önce 'Şeker vatandır' diye uyarmıştık. Kıskançlığının, Cumhuriyet'e düşmanlığının bugün memleketi getirdiği noktadan mutlu musun, huzurlu musun?

* Tatlı satan esnafların kaçının iflas edeceğini, kaçının dükkanını kapatacağını düşündün mü? Sen smoothy içmeye devam et.

ERZİNCAN İLİÇ’TEKİ SİYANÜR SIZINTISI

* Bay kriz ve arkadaşlarının basiretsiz yönetimiyle yaşadığımız kriz çevre felaketleriyle de karşımıza çıkıyor.

* Erzincan İliç'te siyanür sızıntısı hepimizi dehşete düşürdü. Kirliliğin tespiti için bağımsız kurumların yapacağı testlerin sonuçlarını bekliyoruz.

* Altın madeni de bunlardan birisiydi. Geçen sene heyetimiz bölgeye gitti. Milletvekilimiz soru önergesi verdi. İktidar uyarılarımızı dikkate almadı ve korkulan oldu.

* Nasıl oluyor da Fırat Nehri'nin yanı başında siyanürle altın aramaya izin veriliyor? Bu gruplar yol ve köprü, enerji, maden ihalelerinde var. İliç'te yaşanan felaketin kapısı yine 5'li çeteye çıkıyor.

* Vatan toprağını kupon arazi olarak gören zihniyetin siyanürle altın çıkarılmasına ses etmemesi doğaldır. Bu iktidar doların yeşilini doğanın yeşiline tercih eden rant iktidarıdır. Bu iktidar bir sömürge valiliği iktidarıdır. Haram, yalan, yolsuzluk düzenidir.

TEKİRDAĞ ZİYARETİ

* Bu güzel ilimizde ne sanayi ne tarım kalmış. Tekirdağlı vatandaşlarımızın sabrı tükenmiş.

* Bir vatandaşımız 'Bu halkın tamamı icralık. Elektrik, su, doğalgaz hep icralık' diyor. Bir kasap 'Mezbahada bir haftada 600-700 kesim yapılırken şimdi 150'ye düştü. Lokantalara hizmet ederek ayakta durmaya çalışıyoruz' diyor. Malkaralı emekli bir hanım 'Tek maaşım var, açız' diyerek bağıra bağıra ağladı.

* Bir taraftan Türk vatandaşı olarak kıymet görmediğini söyleyen kardeşimiz, diğer taraftan 'Ölüyoruz' diyen bir hanım.

* Bu artık devlet kadınların omuzlarına basılarak yönetiliyor demek. Bu artık AK Parti Türkiye'yi yönetemiyor demek, Sayın Erdoğan bu millete hizmet edemiyor demektir. Bu iktidar artık bu millete sırtını dönmüş demektir. Bu durumun açtığı yaraları, krizleri, sorunları her alanda görüyoruz.

BAKAN KOCA’YA ÇAĞRI: BU UYGULAMADAN VAZGEÇİN

* Pandeminin zorluk sürecini atlatan sağlık sistemimiz gittikçe derinleşen bir krizin içinde sürükleniyor. Her şeyi bilen Sayın Erdoğan, sağlık alanında uzman oldu doktorları kovdu. Bu krizin izleri de sokaklardan anlaşılıyor.

* Her ilde bir vatandaşımız 'Nerede bu devlet' diye soruyor. Hastaneden randevu alamadıklarını, doktor bulamadıklarını, ilaçlara ulaşamadıklarını söylüyor. Zincirin ilk halkası randevu sistemi.

* Sanal kuyruklar oluşturmuşlar. Randevu alabilenler birbirini tebrik eder hale gelmişler. Hasta vatandaşlarımız, doktoru evde bekliyor. AK Parti sorunu çözmek yerine, sorunun şeklini değiştirmeyi tercih ediyor.

* Alınan randevular sorunun görünen yüzü. Sağlık sistemimizdeki sorunlar zincirinde doktor yetersizliği. 100 bin kişiye 195 hekim ve 240 hemşire düşüyor. Almanya'da 100 bin kişiye 450 hekim düşüyor. Hani Almanya bizi kıskanıyordu? Bay krize göre giderlerse gitsinler.

* Randevu alındı, doktor bulundu bu sefer muayene süresi çıkıyor. Bir hastanın muayene süresi 5 dakika. İktidarın gözünde milletimizin araba lastiği kadar değeri yok. Muayene sürelerini 5 dakikaya indirmek ve hekimlerin 90 hastaya bakması yapılacak en büyük kötülüktür.

* Buradan Sağlık Bakanlığı'na çağrı yapıyorum; bu uygulamadan vazgeçin. Gelin bilimsel gereklere uygun olarak, DSÖ'nün öngördüğü çerçevede gerekli önlemleri alın

İLAÇ KRİZİ

* Randevuyu aldık, doktur bulduk, 5 dakika da olsa muayene olduk diyelim. Bu sefer de ilaç yokluğu çıkıyor.

* Avrupa kapsamında yapılan çalışmada ilaca erişim yüzde 49 iken, Türkiye'de yüzde 12. Nadir hastalık ilaçlarında AB ortalaması yüzde 41 iken, Türkiye'de yüzde 6. Bunun sebebi sabit ilaç kuru.

* Sabitlenen kurla, gerçek kur arasındaki makasın açılması nedeniyle ülkemize yeni ilaç gelmiyor.

YAPACAKLARINI SIRALADI

* Sağlıktaki kiriz derinleşirken bay kriz şov yapmakla meşgul. Doktorların dertlerinde bihaber, sağlık sistemi sorunlarından bihaber, vatandaşımızın çilesinden bihaber. O işler öyle olmaz.

* Aynı cahilliği eğitimde yaptın. İçinde bilim, hoca olmayan binalarda gençlerimizin geleceğini heba ettin. Şimdi de sağlığı bina dikmeye indirgeyerek milletimizin sağlığını tehlikeye atıyorsun.

* Sağlık çalışanlarını küstürmeyeceğiz. Performans sistemine son vereceğiz. Daha az yük, daha çok gelir sağlayacak sistem kuracağız. Kadrolu ve güvenceli iş sağlayacağız. Sevk zincirinin etkin çalışmasını sağlayacağız. Birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendireceğiz. Aile hekimliğini amacına uygun hale getireceğiz. Tele-tıp uygulamasını getireceğiz. Yap-işlet-hüplet sistemine son verip, yandaşlara akan rant musluklarını kapatacağız.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver