Zanka

Rus basınının Erdoğan-Putin görüşmesinde Rusya liderinin Erdoğan'a bir teklifi olacağını vurgulamasını değerlendiren Rubil Gökdemir, “Bu iş birliğinin Türk lirasına değer kazandıracağı veya doları düşüreceği gibi bir sonucu olamaz. İki gündür Maliye ve Hazine Bakanı’mız Nebati, ısrarlı bir şekilde basına demeç veriyor. Aklı başında hiçbir devletin Hazine ve Maliye Bakanı, 1.4 milyar dolarlık bir rezerv artışı sebebiyle bu lafları, bu demeçleri vermez. Şimdi ithalat ihracat dengemizde bakarsan da Rusya ve Çin en fazla dış ticaret açığı verdiğimiz iki ülke. Rusya ile olan işlerimiz ise bütünüyle ham madde, enerji ve gıda bağımlılığı sebebiyle daha fazla Rusya’ya bağlıyız ve dış ticaret açığı veriyoruz.  Rusya’nın başındaki Putin de bir KGB ajanı ve Rus derin devleti temsil eden önemli bir satranç ustası. Putin’in attığı adımların arkasında Rus derin devletin stratejik aklı var. Bunun gereği olmak üzere şu an Türkiye’nin en zayıf karnını ve kırılganlığının döviz meselesi olduğunu da çok iyi biliyor” dedi…

Zanka TV’de yayınlanan Ferit Atay’ın sunduğu SorguluYorum programında ekonomi gündemi değerlendirilmeye devam ediyor.

Ferit Atay ve konuğu Rubil Gökdemir’in gündeminde bu hafta; Erdoğan-Putin görüşmesi, Merkez Bankası rezervleri, dolar/TL, enflasyon ve İngiltere’nin faiz artışı vardı.

“PUTİN’İN ATTIĞI ADIMLARIN ARKASINDA RUS DERİN DEVLETİN STRATEJİK AKLI VAR”

Soçi zirvesinde Putin’in Erdoğan’a teklifi olacağı iddiasını Rubil Gökdemir şöyle değerlendirdi;

* Bu iş birliğinin Türk lirasına değer kazandıracağı veya doları düşüreceği gibi bir sonucu olamaz. BRICS organizasyonu Türk lirasına değer kazandıracak veya doları düşürecek veya Türkiye’nin döviz problemini halledecek bir gücü yok.

* İki gündür Maliye ve Hazine Bakanı’mız Nebati, ısrarlı bir şekilde basına demeç veriyor. Perşembe gününki rezervlere iyi bakın sonraki haftanın da Merkez Bankası rezervlerine bakın Türkiye’ye yatırım akacak diyerek manipülasyon yapacak ve anons etkisiyle dolar/TL kurunu sabitleme gayretinde bulundular. Aklı başında Hiçbir devletin Maliye ve Hazine bakanı bugün çünkü Merkez Bankası’nın rezervleri açıklandı, bizim rezervlerimizde brüt olarak 1.4 milyar dolarlık var. turizm mevsiminin yoğun olduğu aylardan geçiyoruz. 1.4 milyar dolarlık bir rezerv artışı sebebiyle bu lafları, bu demeçleri vermez.

 

* Türkiye’nin tekrar vakti ile kınadıkları kuyrukların yaşanmaması için, ithalatını yerine getirebilmesi için, hükümlülüklerini temerrüde düşmeden ifade edebilmesi için Türkiye’nin döviz problemi var, bunu da Sayın Cumhurbaşkanı iyi görüyor.

*  Biz denize düşen yılana sarılır hesabı Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, en son Rusya olmak üzere neredeyse çalmadık kapı bırakmadık. Şimdi ithalat ihracat dengemizde bakarsan da Rusya ve Çin en fazla dış ticaret açığı verdiğimiz iki ülke. Hadi Çin’den alacaklarımız yarı mamul ve üretim yapabilmek için onları almak zorundayız yani Çin’e karşı ütülmemiz sanayimizin yanlış kurgulanması sebebiyle.

* Rusya ile olan işlerimiz ise bütünüyle ham madde, enerji ve gıda bağımlılığı sebebiyle daha fazla Rusya’ya bağlıyız ve dış ticaret açığı veriyoruz. Düşünebiliyor musun? Yıllık 25-30 milyar dolar civarında Rusya’ya 2022 yılında hep beraber göreceğiz dış ticaret açığı veriyoruz. Rusya’nın başındaki Putin de bir KGB ajanı ve Rus devlet aklını, derin devleti temsil eden önemli bir satranç ustası. Sonuçta Ukrayna’yı işgali ve daha önce Kırım’ı işgali sebebiyle Batı Dünyası’nın ambargosuna muhatap olmuş ve şu an kuşatma altında bir devletin başkanı. Sonuçta bir otokrat yaklaşık 23 yıldır yönetimde bulunan ve 2036 yılına kadar da seçilmeyi ve seçime hakkını garanti altına almış anayasa haline getirmiş birisi.

* Putin’in attığı adımların arkasında Rus derin devletin stratejik aklı var. Bunun gereği olmak üzere şu an Türkiye’nin en zayıf karnını ve kırılganlığının döviz meselesi olduğunu çok iyi biliyor. Bu sebeple de Ruslar Akkuyu Nükleer Santrali’ni zaten yapacaklar ama zannedildiği gibi hemen 2023’de değil, o projenin tamamlanması 2028. 6 yıl sonra bitecek bir proje. 6.1 milyar dolarlık finansmanı bir kerdi arayışını yerine getirirken bile ilan ettikleri biçim son derece rencide edici, onur kırıcı.

* Ne diyorlar? Biz bu Rose Atom üzerinden bulacağız, bu kerdi ile önce Türk devlet tahvillerini satın alacağız. Hak ediş usulü ile de santralin ihtiyaç duyduğu periyotta, ihtiyaçlara paralel bir şekilde Türk devlet tahvillerine yatıracağımız bu 6.1 milyar doları inşaat işinde kullanmaya da devam edeceğiz.

“BURADA TİCARİ, İKTİSADİ BİR İLİŞKİ YOK, DIŞ POLİTİKA ENSTRÜMANI VAR”

* Dikkat! Burada ticari, iktisadi bir ilişki yok. Burada dış politika enstrümanı var. Nasıl dış politika enstrümanı var? Rose Atom Akkuyu Nükleer Santrali’ni inşa etmek için krediye ihtiyaç duyuyorsa bulur ve harcar. Kredi bulur, Türk tahvillerini satın alacağız diye kamuya iletmek bu konunun devlet başkanları düzeyinde ve Türkiye’nin döviz kırılganlığı sebebiyle kararlaştırıldığı ve bizi rencide etmek için bu açıklamaların yapıldığını düşünüyorum. 6.1 milyar dolar çok büyük bir para değil, Türk ekonomisi 800 milyar dolarlık bir ekonomi ama hepimiz de şahit oluyor ve görüyoruz ki öyle bir ekonomik altyapımız, öyle bir imalat sanayimiz var ki her ay ihracatı patlattık, rekor kırdık diye Ticaret Bakanı’nın komik demeçleriyle muhatap olurken, her ay 10 milyar doları geçen dış ticaret açığına da maruz kalıyoruz.

* 7 aylık dış ticaret açığımız 62 milyar dolar oldu. Şimdi döviz kıtlığının sebebi şudur; bir ülkeden çıkan dövizlerle ülkeye gelen dövizler arasındaki makas açılmaya başlıyorsa, 6.1 milyar dolar değil, 1,5 milyar dolar bile olsa bu yurt dışından giren taze döviz kaynağı olarak önemli bir rakamdır. Nitekim Ruslar da Putin de bunu çok iyi bildiği için 6.1 milyar dolarlık Rose Atom üzerinden yani Akkuyu’nun sahibi olan şirket üzerinden önce Türkiye’yi finanse dip ve hazinenin sıkıntısını gidermek için böyle bir yola başvuracaklarını açık açık ilan ettiler. Kamuoyuna anlatılan BRICS işleri kamuoyunu makyajlama kısmı.

* Önemli olan Türk-Rus ilişkilerinin asimetrik bir noktaya doğru savrulduğunu görmektir. Türkiye döviz kırılganlığı yönünde öyle kritik bir döneme girdi ki maalesef niyetini bildiğimiz ve asla demokratik olmayan rejimlerle geliştirmeye çalıştığı bu tür asimetrik ilişkilerin ekonomik ve siyasi bağımsızlığımızı, egemenliğimizi risk altına sokacağı gibi bir endişe halindeyim.

“BAY NEBATİ’Yİ CİDDİYE ALMIYORUM, VASAT ZEKALI BİR ADAM”

Bakan Nebati’nin katıldığı televizyon programındaki sözlerine ise Gökdemir şu yorumda bulundu;

* 22 Temmuz 2022 baktığımızda 98 milyar dolarlık brüt rezervleri görüyoruz. 38.6 milyar dolar altın gözüküyor, 52 milyar dolar da döviz gözüküyor. SDR dediğimiz de 7.7 milyar SDR karşılığı dövizi ifade ediyor IMF’in yaptığı tahsisat. Burada söylemek istediğim şu; iki hafta önce altının değeri 1.700 ons doların altına düşmüştü, altının değeri dolar cinsinden brüt rezervlerde gözüktüğü için 22 Temmuz haftasındaki altının dolar karşılığı 38.6 milyar dolardı.

* 29 Temmuz’a baktığımız zaman brüt rezervlerin altında altın kısmının 40.2 milyar dolara çıkmış olduğunu görüyoruz. Bu rezerv artışı altının değer artışından kaynaklanan bir miktar.

* Peki bu hafta Nebati’nin Merkez Bankası’nın rezervlerini iyi kontrol edin Türkiye’ye yatırım, para girişleri yağmaya başladığı dediği tablo bu. Bu rakama göre brüt rezervlerimizin değerinin artışı hariç veya dövizin doların euro karşısında artışı da hariç çünkü bu euro cinsi paralar da var brüt rezervler arasında. Dolar değer kazanınca bu rezervlerimiz de altın gibi artmış oluyor.

* Sonuçta özet olarak şunu söylüyorum; adamın televizyonlara gazetelere koşturarak Türkiye’ye döviz yağmaya başladı dediği rezerv artışlarının bir kısmı atının değer artışından bir kısmı kaynaklanıyor. Bizim brüt rezervlerimizin son haftadaki artış miktarı 1.4 milyar dolardır. 98’den 101’e çıkması gerçek anlamda bir rezerv artışı değil, altın ve parite etkisidir.

* 6.1 milyar dolar Rus şirketi Rose Atom’un Türk tahvillerini satın alacak olması o paraların da doğrudan Merkez Bankası’nın rezervlerine eklenecek olmasının ne kadar önemli olduğunu rakamlarıyla anlatmış olduk. Ama hepimiz biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kullanılabilir net rezervi son 22 yılın en düşük düzeyindedir.

* Dün açıklanan dış ticaret verilerine göre sadece Temmuz ayında 29.8 milyar dolar ithalat yapmış bir ülkenin veya 10.6 milyar dolar dış ticaret açığı yapmış bir ülkenin derdine derman olacak döviz ne Ruslardan gelebilir ne ABD’den, ne de İngiltere’den gelebilir. Bunun yolu kesintisiz 20 yıl iktidarda olanların sağlam döviz üretecek şekilde verimli katma değeri yapmasından bizim de millet olarak çok çalışmamızdan, çok tasarruf etmemizden, organizasyon kapasitemizi artırmaktan geçtiğini herkesin kabullenmesi lazım. Taşıma suyu ile değirmen dönmez.

* 6.1 milyar dolarla bir ülkenin Maliye ve Hazine Bakanı bayram yapıyorsa bundan gazetelere, televizyonlara demeç çıkartıyorsa bu yeteri kadar dramatik bir sonuçtur zaten. Dolayısıyla ben Bay Nebati’yi ciddiye almıyorum. Adam televizyon yayınında şöyle bir cümle kullandı; katıldığım uluslararası toplantılarda yabancı Maliye ve Hazine Bakanları ile sohbet ediyoruz, o sohbetlerde Türkiye’deki yüksek enflasyona nasıl dayanıyorsunuz? Sizin ekonominiz bu yüksek enflasyona nasıl dayanıyor diye soru soruluyormuş kendisine. O da diyormuş ki; biz öyle bir milletiz. Siz yüzde 10’luk enflasyonla sokağa bile çıkamaz hale geliyorsunuz, biz yüzde 70’lerdeki enflasyonla göğsümüzü gere gere vatandaşın arasında dolaşıyoruz derken övünmüş mü? Perişanlığımızı mı itiraf etmiş? Veya beceriksizliklerini, veya bu milletin senelerdir tevekkül etmesini, itaati en yüce değere getirmesinin sonuçlarını mı kamuoyu ile paylaştı bilmiyorum ama ben şunu söylemek isterim ki; vasat zekalı bir adam böyle bir şey yaşanmış olsa bile televizyon ekranında bunu söyleyecek kadar ahlaktan, nizamdan, edepten uzak olmamalıdır diye düşünüyorum. Halkımıza hakaret etmek bu.

İNGİLTERE MERKEZ BANKASI’NDAN 27 YILIN EN SERT FAİZ ARTIŞI

*  Brezilya bugün 0,50 baz puan arttırdı. İngiltere 27 yıl aradan sonra en radikal faiz artışını bugün gerçekleştirdi. 50 baz puan arttırdı ama biliyorsun ki Sayın Cumhurbaşkanı da Nebati de şöyle söylüyor; onlar, faiz artışı ile ekonomilerini durgunluğa sürüklerken, biz üretimi, istihdamı, ihracatı, büyümeyi seçtik.

* Haklı çıktığımızı onların da kendi ülkelerindeki krizi derinleştirdiğini bütün dünya görecek diye otoyola ters giren sürücünün özgüveni ile ve dogmatik inancıyla hepsi ters yola girmiş dercesine bütün dünyadaki para politikası uygulayan Merkez Bankası Başkanlarını ve hükümetleri krizi derinleştirmekle suçlayacak enflasyonu tercih etmedikleri için onları suçlamaya devam edecekler, biz de burada nefes tüketiyoruz.

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
1