Zanka

Beyaz Gölge


Beyaz Gölge

Türk futbol tarihinde bilinmeyen gerçeklerden biridir Ankaragücü. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’dan sonra eski 1. Lig şimdiki adıyla Süper Ligde en çok yer alan Başkentin Sarı-Lacivertlileri Ankara’nın bir siyasi figürüne teslim edildiği günden sonra çok zorlu bir dönem yaşadı

Kulübün o dönem ki Başkanı Cemal Aydın tarafından Gökçek ailesine anahtarının teslim edilmesinden sonra 1910 yılında kurulan köklü camia şampiyon yapılacak kandırmacası altında borçlandırıldı. Ailenin diğer takımı Ankaraspor’da cüzi fiyatlara oynayan futbolcular milyonlar karşılığı Ankaragücü kadrosuna aktarılırken kulüp büyük yük borcu altına sokuluyordu. Açılan mahkemeler Gökçek Yönetimini camiadan uzaklaştırırken, Ankaragücü için büyük çöküş başlıyordu. .2 sene üst üste küme düşerek daha önce hiçte alışık olmadığı liglerde ilçe takımları ile daha önce hiç oynamadığı statlarda mücadele etti. Kimsenin net olarak bilmediği hiçbir zaman da bilemeyeceği büyük bir borç batağında kendini bulması yetmezmiş gibi birde üstüne peş peşe Tesislere gelen hacizler eklenmişti kötü günlere. Profesyonel futbolcular haklı olarak bir bir takımdan ayrılırken, genç futbolcular taraftarın getirdikleri ile tesislerde adeta yaşam mücadelesi veriyordu.

Genç futbolcuların, şimdi çok moda olan soğanlı mı olmalı soğansız mı olmalı tartışmasının içinde kendini bulan menemeni, tesislerde akşam yemeğinde yerken çekilen fotoğrafları belki de Ata’nın Ankara’ya mirası Ankaragücü için Kurtuluş Savaşının başlangıcı olmuştu. Bir gün bile takımını yalnız bırakmayan, cebindeki son kuruşu bile hiç düşünmeden takımı için harcayan Ankaragücü taraftarı Tandoğan tesislerinin önüne kurdukları Açlık Çadırı ile isyanın ilk kıvılcımını başlatıyordu. Belki siyasilerden yeteri desteği görememişlerdi ama Türkiye’nin her yerinden Tribün grupları destek için ziyarete geliyordu.

Siyasi desteği göremedi derken bir isme ayrı bir parantez açmak gerekiyor sanırım. Ankaragücü taraftarlarının siyasi görüş fark etmeden sevdiği ablaları, bacıları, kardeşleri Aylin Nazlıaka. CHP milletvekili olduğu dönemde bulunduğu her platformda bir ailenin hırsları sebebiyle Ankaragücü’nün içine düştüğü durumu dile getiren Nazlıaka, Mecliste üzerinde Ankaragücü forması ile yaptığı konuşma ile sorunları Meclis kürsüsünden haykırıyordu.

Kötü gidişat Mehmet Yiğiner’in Başkan olması ile yavaş yavaş yerini umuda bırakıyor, Ankaragücü Anka Kuşu misali küllerinden doğmaya başlıyordu. Sarı Laciverte gönül verenler bir an önce Şampiyonluklar bekliyor en kısa sürede Atatürk’ün Ankaragücü’nü hak ettiği Süper Ligde görmek istiyorlardı. Yiğiner ve ekibinin işi hiçte kolay değildi. Büyük bir borç yükü olması sebebiyle istenilen kadro kurulamıyor takım ligi orta sıralarda bitiriyordu. Gelen başarısız sonuçlar sabrı kalmayan taraftarların tepkilerine yol açıyor, yavaş yavaş umutlar yerini umutsuzluğa bırakıyordu. Bana göre Yiğiner için devam ya da bırakma sezonunda takımın başına daha önce formasını da giyen İsmet Taşdemir getiriliyordu. İsmet Hoca ile çıkılan zorlu mücadelenin dönüm noktası Gümüşhane ile deplasman da oynanan mücadele oluyordu. Kazananın Şampiyonluk için büyük avantaj kazanacağı mücadeleyi sahada Gümüşhane kazanırken gerçek kazanan Ankaragücü oluyordu. Dönemin Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın maç oynanırken koruma ordusu ile birlikte sahanın içinden geçerek protokole gelmesi ve o dakikadan sonra maçın hakemi Hakan Ceylan’ın tüm kararlarını Gümüşhane lehinde kullanması ve maç sonu tribünlerde yaşanan olaylar sonrası Ankaragücü taraftarları beklenmedik bir reaksiyon gösteriyor, binlerce taraftar Havaalanına giderek takımı bağrına basıyordu. O günden sonra Ankara’da farklı bir hava oluştu. Şehirde bir anda her yer Ankaragücü pankartlarına büründü, araçlar Ankaragücü armaları ile süslendi ve O Sen Bu Sene denilerek Kayseri’de oynanan ve 30 bin taraftarın deplasman yaparak ayrı bir rekor imza attığı maçta Ankaragücü, Kayseri Erciyes’i yenerek şampiyon olarak adını 1. Lige yazdırdı.

Takım 1. Lige çıktığında taraftarlar arasında genel kanı bu sene ligde kalalım yeterdi. İlk 4 haftayı sadece 1 puanla geçen Sarı-Lacivertliler 17.09.2017 günü Rize deplasmanından 4-1 lik galibiyet ile dönüyor ve İsmail Kartal yönetiminde lige Ankaragücü fırtınası esiyordu. 28.04.2018 tarihinde Manisa’da oynanan ve 3-0 ile sonuçlanan maçın ardından Başkentin Sarı-Lacivertlileri 6 yıl sonra tekrar Süper Ligde yerini alıyordu.

Biraz uzun oldu biliyorum ama inanın bu süreci yaşayan biri olarak anlatılanların eksik bile olduğunu söyleyebilirim. Pazartesi günü Sivasspor’u 3-1 yenerek lige kalmayı garantileyen Ankaragücü ekonomik olarak hala rahat bir nefes alamadı. Bu da maalesef tribünlere yansımışa benziyor. Takımı zor günlerden alarak bugüne getiren Mehmet Yiğiner konusunda taraftarlar ikiye bölünmüş durumda. Bir grup Başkanın emekleri için sahip çıkarken, diğer grup her sene son dakika kalkan transfer yasağından, sürekli siyasilerden medet umulmasından, kulübün net borcunun bilinmemesinden şikâyetçi. Birde buna son günlerde çok fazla konuşulmaya başlanan futbolculara ödeme yapılamaması da eklenince Ankaragücü’nü sıcak bir dönemi beklediğini söyleyebiliriz.

Yazıya başlarken Türk futbol tarihinin bilinmeyen gerçeği olarak bahsettim Ankaragücü’nden. Renklerini Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği Kurtuluş Savaşında en çok şehit vermiş İmalat-ı Harbiye Mektebinin öğrencilerinin takımı Ankaragücü’nün tarihini detaylı olarak bir başka yazıda sizlere anlatmak isterim, tabi Ferit kardeşim ve Zanka Medya ailesi uygun görür ve sizlerde okumak isterseniz.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
4215