Zanka

Hatırlarsanız, 2012 tarihinde ABD’de birçok kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Sandy kasırgası hayatı felç etmiş hatta Başkanlık seçiminin iptal edilmesi bile gündeme gelmişti. Kurban Bayramı tatili için okyanus ötesini tercih eden yaklaşık 4 bin Türk de afetten etkilenip orada mahsur kalmıştı. Tarihinin en büyük afetlerinden birini yaşayan Amerika üzgün ve şaşkındı.

O tarihte Amerika gibi bir süper gücü çaresiz bırakan Sandy'e karşı Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen bir dua yazmıştı. Fetö’nün internet sitesi olan Herkul.org'da yapılan açıklamada, Gülen'in yazdığı bu duaya yer verilmiş ve .Amerika’yı vuran Sandy kasırgasının, Fethullah Gülen'in yazdığı dualar sayesinde fazla hasara yol açmadığı duyurulmuştu. "Sandy Kasırgası ve Dua Sığınağı" başlıklı o yazı şöyleydi: “Sevgili arkadaşlar, öncelikle duyarlılığınız, dostluğunuz, nezaketiniz, “geçmiş olsun” mesajlarınız ve dualarınız için çok teşekkür ederiz. Dünkü kısa mesajımızda belirttiğimiz gibi, Sandy Kasırgası buradan da geçti. Yetkililer bizim bulunduğumuz yerde ve Pennsylvania genelinde çok yıkım bekliyorlardı ama elhamdülillah korkulan olmadı. Muhterem Hocamız Âyetü’l-Kürsi’yi başa koyarak bir dua yazdı. O metni hemen her taraftaki tanıdıklarımıza gönderdik; duanın kopyalarını çoğaltıp evlerimizin kapılarına ve bulunduğumuz mekânların sınırı olan ağaçlara astık. Ayrıca, yine Hocaefendinin ikaz ve irşadıyla hacet namazları kılıp ilahi hıfza vesile saydığımız niyazlara sarıldık. Cenab-ı Allah’a sonsuz hamdü sena olsun ki birkaç ağaç devrilmesinden başka bizde ve tanıdıklarımızda hasar meydana gelmedi. (Hürriyet Gazetesi’nin  01 Kasım 2012 tarihli haberi)

Her ne kadar Amerika’da yaşanan gerçek hiç de yukarıdaki ifadelerle paralellik taşımıyordu ama cemaatin konuları saptırma ve kendi jargonuyla sunma alışkanlığı sınır tanımıyordu. Çünkü Fetöcüler mucizevi kurtarıcılık rolünü Said Nursi’den ve onun hezeyan dolu, mitolojik öğelerle bezeli Risale-i Nur adlı dince problemli kitaplarından alıyordu. Öldükten sonra bile dünyanın manevi idaresinin başında olacağına inanan Fethullah Gülen, kendisine Kutbul Aktab, Kutbul İrşad ve İlahi Hero Mehdi gibi unvanları layık görüyordu. O halde dünyada yaşanan faciaları da def eden mistik kahramanlığını da boş geçmemesi gerektiğine itikat ediyordu.

Fethullah’ın ettiği duanın, Sandy kasırgası sonucu meydana gelen ağır tahribat, ekonomik sarsıntı ve ölümleri bertaraf edip önlemede pek etkili olduğunu söylemek mümkün değil ama sormadan edemiyoruz “Acaba cemaat ve tarikatların şimdi de koronavirüs (Covid-19) musibeti için bir duası var mı?” diye. Üstelik her akşam minarelerden adeta “Koronasavar” türünden tuhaf dualar edildikçe, virüs belasının üstesinden gelmede böylesine ilginç bir etkinliğin doğru olduğuna ve halkın maneviyatına gerçekten güç kattığına Diyanet İşleri Başkanlığının inanıp inanmadığını da merak ediyoruz.

Aslında ne doğa olaylarının üstesinden gelmek için bir ilahi kahramana ihtiyaç vardır ne de yaşananları bilinmez bir kader inancına sarıp sarmalamaya gerek vardır. Hz. Muhammed bile kendine doğaüstü nitelikler vermek isteyenlere “Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum” diyerek kahramanlık statüsü edinmek istemediğini ve tüm sosyal sınıfları ret ettiğini deklare etmiştir.

Ayrıca şu kader meselesinin iyi anlaşılması için bir büyük şahsiyetin güzel ve anlamlı sözünü unutmamamız lazımdır. Olay Şam şehrinin sınırında geçmektedir. Şehri kuşatmış ve her an ele geçirmek üzere olan İslam ordusunun başında ikinci Halife Ömer bulunmaktadır. Ona, kentte salgın hastalık olduğu söylenince Hz. Ömer gerisin geriye dönülmesini emreder. Ömer’in engin dehasından uzak bazı yobaz kişiler ise bu emre uymayıp şehre girilmesini isterler ve Ömer’e “Eğer bizim ölümümüz bu vebadan dolayı olacaksa zaten öyle ölürüz. Ey Ömer, yoksa sen Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diye çıkışırlar. Hz. Ömer de sakin bir eda ile bu bağnaz mantığa o müthiş karşılığı verir “Evet ben Allah’ın hastalık saçan kaderinden, hastalık olmayan diğer kaderine kaçıyorum”

İşte, “Koronavirüsten bana bir şey olmaz” deyip meseleyi boşvermişliğe hatta daha da kötüsü, kadere bağlayanların manevi sorumluluğunu vurgulayan bu mantık gerçek Müslüman mantığıdır.

Ve bu mantığı hiçbir bâtıl inanç, hiçbir hurafe ve dincilerin iddialarına benzer hiçbir boş ilahi vaat mağlup edemez.

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
41