Zanka

Avrupa Birliği’nin Genişleme Raporu’nda yer alan Türkiye’ye yönelik sert maddelere ilk tepki Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı’dan geldi.

Avrupa Birliği Genişleme Raporu açıklandı. Raporda, Türkiye ile yürütülen üyelik müzakerelerinin durma noktasında olduğu ve bu nedenle yeni bir fasıl açılmayacağı, açılan fasılların da kapatılmayacağı belirtildi.

2018'de AB Konseyi'nin oybirliğiyle verdiği karara atıfta bulunulan raporda, yeni fasıl açılmamasına ilişkin sebeplerin halen değişmediği vurgulandı ve 'Türkiye, AB'den uzaklaşmaya devam ediyor' denildi.

Raporda Neler Yer Alıyor?

Raporda Türkiye'nin yargı sisteminde ciddi gerileme olduğu ve AB tavsiyelerinin kabul edilmediği ifade edildi. Yargıçlar üzerinde siyasi baskı olduğu belirtilirken, bu durumun yargı bağımsızlığına zarar verdiği savunuldu. Ayrıca, Türkiye'nin ifade özgürlüğü ve diğer haklar konusunda ciddi bir gerileme içerisinde olduğunun altı çizildi.

Genişleme Raporu’nda öne çıkan konulardan biri de ekonomiydi. Türkiye ekonomisinin ciddi bir şekilde gerilemeye devam ettiği, 'piyasaların işleyişini negatif etkileyen' siyasi kararlar alındığının belirtildiği raporda, Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki ekonomik kurumların bağımsızlığına ilişkin kaygılarının derinleştiği ifade edildi.

31 Mart Yerel Seçimleri'ne de yer verilen raporda Türkiye'nin güneydoğusunda bulunan dört belediyede, belediye başkanlıklarını kazananların, adaylıkları onaylanmalarına rağmen başkanlıklarının onaylanmamasına ve İstanbul'da büyükşehir belediye seçimlerinin yenilenmesine de değinildi. İki olayın Türkiye'deki seçim sürecinin siyasi baskılardan bağımsız olmadığı yönündeki kaygıları artırdığı belirtildi.

Türkiye'nin güneydoğusundaki güvenlik durumunda iyileşme olduğu belirtilen raporda, ancak güvenlik sıkıntılarının devam ettiği bildirildi. AB'nin de terör örgütü olarak tanıdığı PKK'ya karşı Türkiye'nin güvenlik operasyonlarının sürdüğü ve Türkiye'nin terörle yürüttüğü mücadelenin meşru bir hak olduğu ifade edilirken, operasyonların orantılı şekilde gerçekleşmesinin önem taşıdığı kaydedildi.

Türkiye'nin organize suçla mücadele alanında kapasitesini artırdığına işaret edilen raporda, ülkenin özellikle siber suç, mal varlıklarına el koyma ve tanık koruma gibi alanlarda mevzuatını geliştirmesi gerektiği görüşüne yer verildi.

Öte yandan Türkiye'nin göç ve iltica politikaları övülürken, "Türkiye, göç ve iltica politikaları alanında önemli ilerlemeler kaydetti ve taraflar arasında 2016'da varılan göç anlaşmasını etkili şekilde uyguladı." ifadeleri kullanıldı.

Raporda ayrıca, Türkiye'nin vize serbestisine ilişkin teknik çalışmaları yürütmek adına 7 ayrı çalışma grubu oluşturduğu ancak halen vize politikasının AB vize politikasıyla tam uyumlu hale getirilmediği belirtildi.

“Kabul Etmemiz Mümkün Değil”

Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, 2019 Genişleme Paketi kapsamında açıklanan son "Türkiye Raporu"na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen Kaymakcı, açıklamalarında şu sözlere yer verdi:

"Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin temeli tam üyeliğe dayanmaktadır. Biz AB ile al-ver ilişkisine dayanan bir ilişkiden yana değiliz. Biz hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin çıkarına olacak tam üyelikten bahsediyoruz.

Raporda, tüm aday ülkelerden sadece aday ülke olarak bahsedilirken, Türkiye'den hem aday ülke hem de stratejik ortak ve bölgesel ortak olarak bahsedildi. Bu Türkiye'nin ağırlığının rapora yansıma demektir.

Raporda, Türkiye'nin AB'den uzaklaştığına dair tutarsız ifadeler var. Türkiye, sapsağlam yerinde duruyor. Türkiye, Avrupa'dır. Ancak AB'yi Avrupa'dan ve aday ülke Türkiye'den uzaklaştırmaya çalışan bazı çevreler de var. Biz bunlara itibar etmek istemiyoruz.

AB, katılım sürecimizi Kıbrıs'ı bahane ederek müzakerelere başladıktan kısa bir süre zorlaşmıştır. Şu anda müzakere sürecimizde 14 fasıl siyaseten engellenmiş durumda. 16 fasıl açtık, 1'ini kapattık. Eğer siyasi engellemeler olmasaydı, şu anda rahatlıkla 25-30 faslı açıp kapamış olabilirdik.

Raporda Kıbrıs konusunda Yunan tezlerini savunan bazı iddialar var. AB'nin üçüncü ülkelerle sınır belirleme yetkisi yoktur. Türkiye bu konuda uluslararası hukuka uygun hareket etmektedir. Hem kendi haklarını, hem de KKTC'deki insanların haklarını korumak zorundadır. Hem Mogherini, hem Hahn AB'nin ikili sorunları ithal etmemesi gerektiğini ifade etti. Kıbrıs sorunu çözülmeden, Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınması büyük bir hatadır, bugün de Avrupa'da bu hata kabul edilmektedir.

AB'nin Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için atması gereken adımı atmasını istiyoruz. Bunun için görüşmelere başlanmasının siyaseten engellenmesinin kimseye bir faydası yok.

Raporda vize serbestisine ilişkin atıflar var. Burada 66 kriterin yerine getirildiği bir şekilde ortaya konmuş durumda.

Siyasi kriterler, temel hak ve özgürlüklerle ilgili bölüm, sadece belli çevrelerin fikirlerini yansıtmaktadır. AB, ülkenin karşı karşıya kaldığı tehditleri kabul etmekle birlikte bu tehditlerin boyutunu anlamaktan uzaktır.”



Bu içeriğe emoji ile tepki ver