Sedat Peker yayınladığı videolarda ve paylaşımlarında sık sık “Gayretullaha dokundular” ifadesini kullandı. Bu ifadenin ne anlama geldiği arama motorlarında en çok araştırılan konular arasına girdi. Peki Gayretullaha dokunmak ne anlama geliyor? Kur’an’da gayretullaha dokunan yerler nelerdir? Gayretullaha dokununca ne oluyor? Araştırmacı Yazar İhsan Eliaçık, günümüzden de örnekler vererek anlattı…
Zanka TV’de yayınlanan Yaşayan Sorular programında Araştırmacı Yazar İhsan Eliaçık bu hafta, “Gayretullaha dokunmak ne demektir?” sorusunu yanıtladı.
İhsan Eliaçık, konuyu şöyle anlattı:
* “Gayretullaha dokunmak” tabiri dini çevrelerde literatür olarak çok kullanılır. Örneğin babam çok kullanırdı, dindar bir insandı. Genellikle zulmün çok arttığı, insan vicdanının dayanılmaz boyutlarda bir haksızlığa tepki göstermesi gerektiği zamanlarda “Oğlum bu gayretullaha dokunur, bu kadar yapılmaz” derdi.
* Mesela İsrailliler çocukları öldürdüğü zaman, bir evi bombalayıp da evin içerisinde sıra sıra çocuklar ölmüş vaziyette kanlar içerisinde yattığını gördüğü zaman veya bir ihtiyarı tank çiğnediği zaman, küçük bir çocuğu bir sürü asker vurup öldürdüğü zaman “Bu kadar olmaz bu gayretullaha dokunur” derdi.
* İnsan vicdanının kabullenemeyeceği bir uygulama söz konusu olduğunda “Bu gayretullaha dokunur” ifadesi kullanılır. Bu çok yaygındır.
* Keza Kur’an-ı Kerim’de zulüm ayetleri vardır, lanetler yağdırılan yerler vardır. “Allah’ın laneti ve tüm insanların laneti onlar üzerine olsun” gibi ifadeler geçer. Yine Kur’an-ı Kerim’de öfke ibresinin yükseldiği yerler vardır. Mesela insanlığa zulmedenler, yeryüzünde zorbalık yapanlar, yeryüzünde fesat çıkaranlar yani işgal, yağma ve talanda bulunanlar bütün bunlar anılırken yer yer lanetler yağdırılır.
KUR’AN’DA GAYRETULLAHA DOKUNAN YERLER
* Bunlardan birisi de Leheb suresidir. “Ebu Leheb’in gücü kırılsın, yok olsun, yok olacak da. Biriktirdikleri ve kazancı onu kurtaramayacak” denilir. Kur’an’ın en öfkeli ayetlerinden birisi budur.
* Burada anlatılmak istenen de; bu ayetler geldiğinde Mekke’yi Ebu Leheb yönetiyordu. Peygamberin amcasıydı. Sonra onun yerine Ebu Cehil geçti. Ebu Cehil de Bedir’de öldürülünce Ebu Sufyan geçti. Bunların kabile ileri gelenleri yaşlı, bilge ve aynı zamanda para sahibi tefeci bezirgan adamlardı. Bunlar Mekke’yi yönetiyordu ve bunlara yönelik bir öfke haykırışı görüyoruz.
* Ebu Leheb’in kurduğu düzen şöyle işliyordu; Kabe’ye getirilen mallara el koyuyorlardı, hacıları söğüşlüyorlardı, göstermelik Kabe’nin örtüsünü değiştirip “Allah’ın evinin bekçileriyiz, hizmetkarıyız, kendimizi bu işe adamış bir kavimiz” diyorlardı. Din istismarı yapıyorlardı fakat Kabe’ye getirilen mallara el koyup kendi aralarında bölüşüyorlardı. Buradan kazandıkları paralarla fukaralara borç verip, karşılığında faiz alıyorlardı. Ödemeyenlerin erkeklerini köle yapıyorlardı, kadınlarını da genelevlerinde çalıştırarak, rehin tutarak borçları bitene kadar onları kullanıyorlardı.
* Böylesine Kabe’nin etrafında vahşi kapitalizm diyebileceğimiz, acımasız bir düzen vardı. Zengini daha zengin eden, yoksulu iyice ezen bir düzen vardı. Kur’an’ın öfkesi bu düzene karşıdır.
* “Ebu Leheb’in iki eli kurusun” falan demiyor orada, Allah bir kuluna beddua etmez. Allah; zalimlere, zulmedenlere, halk düşmanlarına öfkelenir. Orada Allah’ın öfkelenmesi, peygamberin öfkelenmesidir. Peygamberin öfkelenmesi de ezilenlerin öfkesini ifade ediyor. Gayretullah işte buralarda harekete geçiyor.
* Gayretullaha dokunulan yerlerin neresi olduğu merak ediliyorsa Kur’an-ı Kerim’de; lanet ayetleri yani “lanet olsun” dediği yerler, “yıkılsın, yok olsun, kahrolsun” dediği yerler gayretullaha dokunan yerlerdir.
* Gayretullaha dokunmak tabiri bu açıdan Allah’ın, dayanılmaz bir zulüm karşısında harekete geçmesi anlamında kullanılıyor. Gayretullaha dokunur demek; Allah bile buna tahammül edemez, kullarına bırakmaz, harekete geçirir ve onu yapanın yanına bırakmaz anlamındadır. Yani sen zulümde o kadar ileri gittin ki, Allah bile bu yaptığın zulme kayıtsız kalmadı, ona bile dokundu anlamındadır.
* Yine gayretullaha dokunulan başka bir yer de “Dilini sarkıtan köpek gibidir onlar” dediği bir yer var. Orada diyor ki; “Onlar dilini sarkıtarak soluyan köpekler gibidir, onlara uyarsan da uyarmasan da fark etmez”. Kim için söylüyor bunu? Hz. Musa’ya karşı zamanın kralının yanında ve sarayında yer alarak, Hz. Musa’nın ölümüne fetva veren ve rivayetlerde “Bel’am İbn-i Baura” ismi geçen Tevrat’ta da ismi böyle geçen bir din alimi hakkında böyle söylüyor. Diyor ki; “O dilini sarkıtan köpek gibidir. Sahibinin kapısına bağlanmıştır ve sahibinin düşmanlarına karşı havlamaktadır. Önüne bir kemik atıldığı zaman kapısında beklemektedir”. Buna kızıyor.
* Genellikle Müslüman kültürde ve İslamcı terminolojide Bel’am ismi saray yaltakçısı din alimlerine verilen sembolik bir isimdir.
* Bir Karun vardır zenginliğin sembolü, firavun vardır siyasi otoritenin sembolü, bir de Haman vardır. Haman’ın bir diğer söyleniş ismi de Bel’am’dır. Bu da zalimlerin alimi demektir.
* Bu üçü bir araya gelir ve firavun sistemlerini oluştururlar. Kendilerine düşman olanlara karşı koyarlar.
* Keza Karun da Kur’an-ı Kerim’de pek iyi anılmaz. Halkının karşısına böbürlenerek çıktığını söyler, üzerine süsleri takarak halkının karşısına çıktığı ve bir araba dolusu anahtarla hazineleri taşınabilen birisiydi. “Bana Allah’ın verdiği yetenekle ben bunları kazandım” diyerek, bütün hırsız zenginlerin, saray beslemesi zenginlerin söylediği sözü söyler.
* Hırsızlıkla, yalancılıkla, dolandırıcılıkla, milletin malını çalmakla, saraydan beslenmekle edindikleri serveti, alın teriyle ve zekayla kazanılmış gibi gösterirler. İşte gayretullaha dokunulan bir yer de Kur’an’da Karun’dan bahsettiği yerdir.
GÜNÜMÜZDEN ÖRNEKLER: VAR GÜÇLERİYLE ÇÖKMÜŞ VAZİYETTELER
* Mesela zamanımızda da kimileri iktidarda, belediyelerde bir ihale almadan, bir rant kendilerine akmadan, çift maaş üç maaş 11 maaş almadan geçen günleri ziyandan sayanlar var.
* Aynı zamanda ihtiyarlara çökenler var, gençlere çökenler var, acımasızca kız çocuklarına tecavüz edenler var, Kur’an kursu adı altında odaya topladıkları erkek çocuklarına tecavüz haberleri geliyor. İşte bunlar da zamanımda gayretullaha dokunulan yerlerdir.
* Yetim malı yiyenler, milletten vergi toplayıp bundan size yol, hastane yapacağız deyip garantili yollar, hastaneler yapıp 30-40 yıl oradan kendilerine rant akacak bir düzen kuranlar.
* Camileri onarıyoruz, camileri imar ediyoruz diye belediyeleri söğüşlemişler.
* Bir bakıyorsun bir iş adamına 750 milyon dolar milletten toplanan vergilerden oluşan bir kamu bankasından para veriliyor, sonra onunla gidiyor medya satın aldırttırılıyor, medyada kendi borusunu öttürmeye başlıyor. Sonra kanun gereği banka ipotek göstermen gerek diyor, devletten kiraladığı arsayı devlete ipotek gösteriyor. Kendisinden bir kuruş para çıkmıyor. Aldığı krediyi bir kuruş geri ödemiyor.
* Var güçleriyle çökmüş vaziyetteler, tam da gayrettullaha dokunan yer burasıdır.
GAYRETULLAHA DOKUNUNCA NE OLUYOR?
* Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste demişler. İşte bu gayretullaha dokunulan yerde bunu yapanları nasıl bir akıbetin beklediğinin ifadesidir.
* Öyle bir yerden gelir ki hiç farkına varamazlar. Kur’an-ı Kerim’de şöyle bir ayet var; “Size öyle bir yerden geliriz ki, hiç hesap edemediğiniz bir zamanda, hiç hesap edemeyeceğiniz bir yönden ve hiç hesap edemeyeceğiniz bir şekilde sizi yakalarız” diyor.
* Aslında belki de gayretullah harekete geçmiş, dibine batmışlar ama haberleri yok. Dünyaya rezil olmuşlar ama kendilerini çok iyi zannediyorlar. Gayretullahın intikamı o kadar şiddetli ve dehşet olur ki, hayatları boyunca unutamazlar.
“ALLAH BUNUN İÇİN BAZI İNSANLARI GÖREVLİ KILAR”
* Allah bunun için bazı insanları görevli kılar. Gayretullaha dokunduğunuz zaman bunun intikamını almak için, bunun hesabını sormak için, kişi kendinin de bunu farkına varmayabilir, görevlendirir. Yavaş yavaş, ilmek ilmek bunların gerçekleştiğini zaman içinde görürsünüz.
* Bunları nereden çıkarıyoruz? Tarihten çıkarıyoruz, olup bitenden çıkarıyoruz, tecrübelerden çıkarıyoruz. Daha önce bu defalarca gerçekleşmiş ve bunun böyle olduğunu insanlar görmüştür.
PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
