Zanka

Gündemin en üst sırasında yer alan “128 milyar dolar nerede?” sorusuna, önce Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun ardından da Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın verdiği yanıtlar büyük ses getirdi. Kavcıoğlu topu Bakan Elvan’a, Bakan Elvan ise dışarı atmaya çalıştı ama Berat Albayrak’ı işaret etmiş oldu. Gazeteciler Selçuk Geçer, Çetin Ünsalan ve ekonomist Oğul Aktuna tartışmaları farklı noktalardan değerlendirdi…

Zanka TV’de yayınlanan 3Gen programı, ekonominin nabzını tutmaya devam ediyor. Gazeteciler Selçuk Geçer, Çetin Ünsalan ve ekonomist Oğul Aktuna bu hafta, 128 milyar dolar üzerinden çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Oğul Aktuna, Merkez Bankası rezervlerinin bitmesinin ne anlama geldiğini şöyle anlattı:

“Geçen sene yaptığımız programda bu döviz kurunun hızla artışının önüne geçmek için hükümetin döviz sattığını, bunu da devlet bankaları üzerinden yaptığını konuşmuştuk. Ama tabi o dönemde kaç milyar dolar satıyorlar, nasıl müdahale ediyorlar, Merkez Bankası rezervlerinin hepsini bitiriyorlar mı gibi soruların cevaplarını bilmiyorduk. Bu son bir buçuk yılda uygulanan döviz satışlarının Merkez Bankası rezervlerini sonlandırdığını görmüş olduk. Burada dövizin çok ani yükselişlerinin oluşmasının kaygısı önemliydi. Yani döviz 12,14,16 liralara gitmesin diye anladığım kadarıyla böyle müdahalelerde bulundular, sert müdahalelerde. Ama tabi bu müdahaleleri de çok dikkatli yapmak lazım, çok etkin yapmak lazım, bütün döviz rezervini sadece döviz çıkmasın diye harcamak doğru bir yaklaşım mı onu ciddi anlamda akademisyenler olabilir, siyasi geçmişi olan insanlar olabilir, ciddi anlamda tartışmaları lazım. Çünkü bir Merkez Bankası’nın rezervinin bitmesi demek, o ülkenin ekonomik anlamda dışa karşı savunmasız hale gelmesi anlamına geliyor. Özellikle kurlardan fayda sağlamak isteyen spekülatif hareketlere müsait bazı çevreler, sizin bu zaafınızdan yararlanıp döviz kurunuz üzerinde bazı oyunlar yapabilir. Ani adımlarla, ani hareketlerle sizin döviz kurunuzu olmadık yerlere sürükleyebilirler. Bunun örnekleri ekonomide var. Onun için Merkez Bankaları ellerinde ciddi rezervler bulunduruyorlar ki böyle spekülatif atakları savuşturabilmek için. Gelinen noktada bizim artık ciddi bir rezervimizin kalmadığı, swap işlemleriyle durumu idare ettiğimiz ortaya çıkınca tabi biz bu ataklara karşı savunmasız bir vaziyetteyiz.”

GEÇER: İTİRAF EDİLMİŞ OLDU

Selçuk Geçer de Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve Hazine Bakanı Lütfi Elvan’ın açıklamalarına dikkat çekerek, bunun bir itiraf niteliğinde olduğunu söyledi. Geçer, şu ifadeleri kullandı:

“Ben artık 128 milyar dolar ne oldu ne bitti bunu tartışmaktan çok, Merkez Bankası ve Hazine Maliye Bakanı’nın sözlerinden yola çıkarak bunun nasıl bir itiraf olduğundan bahsetmek istiyorum. Merkez Bankası Başkanı önce çıktı konuştu, dedi ki; ‘Bu Merkez Bankası’nın problemi değil çünkü bu harcamayı biz değil Hazine yaptı’ aslında. Bu ayrıntıyı kaçırmamak lazım. ‘2017 yılında bir protokol imzaladık Hazine müsteşarlığıyla, bu protokol sonrasında da kamu bankaları üzerinden döviz alım satımlarının yapılabileceğini, dövize müdahale yapılabileceğine karar verdik Hazine müsteşarlığıyla’ dedi. Nitekim biz geçtiğimiz dönemde ısrarla şunu söylüyorduk; Merkez Bankası satmıyor döviz, Merkez Bankası kamu bankaları üzerinden satıyor diyorduk. Israrla inkâr ediliyordu bu durum. Nitekim Merkez Bankası Başkanı’nın bu açıklaması sonrasında bu itiraf edilmiş oldu ve bambaşka bir yol açıldı.

Lütfi Elvan ne dedi? ‘Merkez Bankası kayıtları incelensin ne var yani’ gibi bir cümle kurdu. Aslında ‘bak biz ne kadar şeffafız’ demeye getirdi. Oradaki hikaye de şu; ilgiyi alakayı Merkez Bankası’nın bu potundan sonra tekrar ilgiyi Merkez Bankası’na çevirmeye çalıştı Lütfi Elvan, Hazine’den topu dışarı atmaya çalıştı. Çünkü Merkez Bankası’nı incelemek, hesaplarını kontrol etmek falan belki biraz daha zor, biraz daha gizemli bir iş ama kamu bankalarının hesapları çok daha rahat bir şekilde incelenebilir. Öbür taraftan Lütfi Elvan şunu söyledi; ‘Merkez Bankası kimseyle özel anlaşma sözleşme yapamaz’ dedi. Sonuna kadar haklı. Ama zaten biz Merkez Bankası yapıyor demiyoruz ki, Merkez Bankası adına kamu bankaları yapıyor diyorduk. Onun da itirafı geldi Merkez Bankası Başkanı’ndan. Yine 2017 yılında yapılan protokole bağlı olarak, kamu bankaları Merkez Bankası’nın işlevini görüyor dedi aslında. Dolayısıyla evet Merkez Bankası özel sözleşmeler yapmıyor, taahhütler vermiyor birilerine ama kamu bankalarının verip vermediğini bilmiyoruz. Çünkü kamu bankası sonuçta Merkez Bankası gibi değil, ticari bir yapı ve o noktada belki de birilerine çok uygun fiyattan kur verdi, Merkez Bankası’ndan aldı. Burada olay daha da çetrefillendi. Nasıl? Bir; Merkez Bankası bu protokol sonrasında 2018 yılından sonraki dönemde kamu bankalarına ne kadar döviz aktardı? Bu gördüğümüz kadarıyla 100 milyar doların üzerinde, 128 milyar dolar da olabilir, 150 milyar dolar da olabilir. Alınan borçların ne kadarı dövizi baskılamak için kamu bankalarına aktarıldı? Kamu bankaları bu konuyla ne kadar para harcadılar, hangi alanları kullandılar? Viop’ta Merkez Bankası bir yandan satış yaparken, kamu bankaları hem viop hem forex piyasaları üzerinden zararına satış yaptı mı yapmadı mı? Birileriyle özel sözleşme yaptı mı yapmadı mı? Bütün bu sorulara cevap verilmesi gerekiyor. Hazine bundan ne kadar haberdardı? Bilgi sahibi olmak zorunda çünkü kamu bankaları Hazine ve Hazine Müsteşarlığı’na bağlı. Ve bu durum aslında Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun açıklaması çok net bir şekilde, Berat Albayrak’ın bu işten sorumlu oluğunu ortaya koyuyor. Daha önce Merkez Bankası başkanları sorumluydu bu işten, şimdi ise bu protokol nedeniyle tüm kamu bankaları üzerinden Berat Albayrak tuttuğu için, sorumluluk sahibi makamına da geçmiş oldu Sayın Berat Albayrak. İnceleme yapılacak artık sadece Merkez Bankası Başkanı değil. Hazine Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, kamu bankaları ve Merkez Bankası. Sorumlu olanlar; Merkez Bankası Başkanı, Hazine Müsteşarı, Hazine Bakanı, kamu bankalarındaki tüm genel müdürler, üst yönetimler, yönetim kurulu başkanları, idari bütün yapı. Bütün bunlar artık bu 128 milyar dolar meselesinden sorumlu. Bu iki röportaj aslında hedef şaşırtma amacıyla yapılırken, bir yerde bir şeyin ortaya çıkmasını beraberinde getirdi. Hiç kimse de bunu konuşmuyor şu ana kadar. Bu iş büyük bir skandala doğru gidiyor arkadaşlar söyleyeyim size.”

ÜNSALAN: FAİZ SİLAHI KALMADI, PARA KALMADI ŞİMDİ SÖYLEM SİLAHI DA KALMADI

“Merkez Bankası hesaplarına bakılırsa muhtemelen yasal olmayan hiçbir şey bulma imkanı yok. Çünkü parayı aktarmış, resmi olarak aktarmış belki de. Ama orada iki açıklamada da bence bir nüans var. Lütfi Elvan’ın ‘göreve geldikten sonra bunu hiç yapmadık’ demesi de aslında adreslendirmeyi çok net gösteriyor” diyen Çetin Ünsalan’a, Selçuk Geçer şu karşılığı verdi:

“Kasımdan beri hiç döviz satışı olmadı diyor ama orada iki neden var. Birincisi evet adresin Berat Albayrak olduğunu işaret ediyor, ikincisi başka bir şey daha var kasada para kalmadığını işaret ediyor. Yani olmadığı için yapmadılar, o nedenle de faizleri yüzde 19’a çektiler. Bunu da unutmamak gerekiyor.”

Ünsalan da ardından hükümet kanadında paniğin başladığı noktanın altını şöyle çizdi:

“Naci Ağbal gidip Şahap Kavcıoğlu geldiğinde bunu konuşmuştuk. Faiz silahı kalmadı, para kalmadı şimdi ne yazık ki söylem silahı da kalmadı. Burada kesin olan bir şey var panik de oradan başlıyor; bir kere bütün bu 128 milyar dolar meselesinden öncesini hatırlayın. Birden bire hükümet görevden aldığı Berat Albayrak’ı birinci ağızdan savunmaya geçti. Bence onla, bugünkü ortaya çıkan fotoğrafı beraber okumak lazım. Çok uzun zamandır zaten yapılan ekonomik hareketler bir şekilde üstü örtülerek kapatılırken başarısızlıklar, şimdi ilk kez büyük bir başarısızlık çok büyük bir para üzerinden ayan beyan ortaya çıktı. Vatandaşın da göreceği bir halde ortaya çıktı. Bence büyük panik burada başladı. O yüzden Yiğit Bulut çıktı dedi ki ‘Böyle bir para yok’, ondan sonra bu parayı pandemiye harcadık oldu, rezervde duruyor oldu, orada burada, vatandaşta, tüketicide derken şu son iki açıklamayla çok net olan bir şey var ki; para harcandı. Türkiye ekonomisinin 6’da biri harcanmış ve geldiğimiz nokta o günkünden daha kötü. O zaman faizler 8,25’lerdeydi. Bugün bir de üzerine faiz yüzde 19. Aleni bir başarısızlık ve bu bence AKP seçmeni tarafından da görülüyor.”

Peki bu hatalar nasıl telafi edilebilir? Konut fiyatlarındaki yükselişlerin nedenleri ne? Gıda zammının ayak sesleri nasıl duyuldu? Hepsi ve daha fazlası 3Gen’de masaya yatırıldı…

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ



Bu içeriğe emoji ile tepki ver