Zanka

Sedat Peker, çarpıcı iddialarında üçüncü perdeyi açtı ve yeni bir video yayınladı. Yine olay yaratacak iddialarda bulundu. Peki videoda bu kez hangi gizli mesajlar vardı? Gazeteci Ali Tarakçı o çarpıcı detayları ve merak edilenleri tek tek anlattı. Tarakçı ayrıca, İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması için de " İki videodur açıklama yapmayan, sesini çıkarmayan İçişleri Bakanlığı sıkıştı" dedi ve sebebini de açıkladı...

Kendisine ve adamlarına yönelik operasyonun ardından suskunluğunu bir video ile bozan Sedat Peker, iddialarıyla gündeme bomba gibi düşmüştü. 8-9 videoluk bir seri yapacağını söyleyen Peker, üçüncü videosunu da “Bir tripod ve kameraya yenileceksiniz” diyerek gündemin tam ortasına bıraktı.

Peker’in yeni iddia konuları arasında; Hakan Fidan, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisine giren karakter, eski vekil Feyzi İşbaşaran ve kendisinin teslim edilmesi için Fas’a insansız hava aracı hibe edilmesi vardı. Ayrıca Barış Akademisyenleri hakkında da konuştu.

Zanka TV’de yayınlanan Ferit Atay’ın sunduğu SorguluYorum programına Gazeteci Ali Tarakçı konuk oldu. Programda Peker’in çeşitli objelerle vermek istediği mesajlar ve açıklamaları masaya yatırıldı.

MASASINDAKİLER NE İFADE EDİYOR?

Ali Tarakçı, Sedat Peker’in yeni videosunda masadaki kitaptan, fenere kadar olan detayları şöyle anlattı:

* Masanın üzerinde bir fener var. Fener aydınlatma aracı ama Diyojen’den hatırlıyoruz. Eline feneri alıp karanlıklara çıkar ve “Adam arıyorum” diye mesaj verir.

* Zülfikar kılıcı bu sefer boynundan çıkıp, mum yerine deniz fenerinin aydınlatmasının yerinde duruyor. Rehber, aydınlanma anlamında kullanıyor. O cümleyi de Osmanlı dönemindeki Deliler taburu üzerinden kuruyor. Diyor ki; biz delileriz, yani serden geçtileriz, fedaileriz mesajı veriyor.

* Ardından Makedonya’yı bilen bilir diyor. Makedonya’da Bektaşilerin dergahları var. Birkaç kere ben de ziyaret ettim bu dergahları. O dergahlarda aslında baba sultanlar var. Aslında şeyhler var ve oradan da o deliler üzerinden, hem Makedonya, hem dergahlar üzerinden de bir bağlantı kuruyor. Bu Zülfikar kılıcı da direkt olarak dergah ve baba sultanlara yakın.

* Bu sefer yeni bir kitap daha koyuyor masaya; Baba’nın Dönüşü. Kendisine organize suç örgütü lideri denilmesinden son derece rahatsız olduğunu çok açık ve net bir şekilde açıkladı. Ama baba sıfatını da kendine yakıştırıyor.

* Bugün arkada görüntüye Kudüs’te bulunan Kubbet'üs-Sahra Cami’ni giriyor.

* Yine masada 3 zarf durmaya devam ediyor. Tesbih durmaya devam ediyor. Sağ elinin avcundaki dua durmaya devam ediyor.

“ODAYA GİREN KİŞİ OĞLUYDU”

* “Çok sıcakladım şu klimayı açar mısınız” diyor ve odaya bir delikanlı giriyor, 54 formalı. 54’ün iki tane anlamı var. Bir tanesi; Sakarya’nın plakası. İkincisi; Hakan Şükür’ün Inter’deki forma numarası. Odaya giren o delikanlı, öz oğlu.

* Bu formayı FETÖ mesajı olarak okuyun.

BARIŞ AKADEMİSYENLERİ

Sedat Peker, açıklamalarında barış akademisyenleri için şu ifadeleri kullandı:

"Bildiriyi okudum, baktım 'ya bu bildiri resmen terör örgütünün olduğu bu ülkede, her yerde bombalar patlıyor, öyle bir zamanda yayınladılar ki benim okuduğumdan anladığım terör örgütlerin nefes kazandırmak için. Barış akademisyenliği diye anlamadım. Terör örgütlerine direkt destek anladım. Benden özür dilememi bekliyorlarsa o zaman bir açıklama yapacaklar. İki satır yazı yazsınlar. 'Biz kardeşim terör örgütüne destek için bunu yazmadık' O zaman nen normal özür de dilemeyeceğim 'ya hayvanlık etmişiz hakkınızı helal edin' diyeceğim. Dedim ki 'eğer ki bir gün bizim devletimizi bu terör örgütleri yıkmayı başarırlarsa, polis işlemez olur, askeriye işlemez olursa bakkal Ahmet, kasap Recep bunlar topraklarını korumak refleksiyle mücadeleye başlar' dedim. Ve 'siz onlara destek olduğunuz için sizi bulurlar' dedim. Sonuna da pimi çekilmiş bomba gibi olan o sözü ekledim. Kanlarınızla da 'duş alacaklar veya alacağız' dedim. Yine söylüyorum. Hangi terör örgütüne kim destek verirse versin aynı itikat üzerindeyim ancak bu yazımdan dolayı çocukları eşleri korkmuş olabilir. Onlardan da özür diliyorum."

Ali Tarakçı, bu açıklamayı şöyle değerlendirdi:

“Barış akademisyenleriyle ilgili geçen yayında Sedat Peker’in ikinci videodan sonra özür dileyeceğini ifade etmiştim. Bu özrünü de açık açık yaptı aslında ama bu özrünü yaparken de bir cümle ifade etti. Dedi ki; ben o gün bu açıklamaları yaparken ön planına bakmadılar, herkes o ‘kanlarından duş alacağım’ meselesine takıldı. Halbu ki onun bir öncesi vardı. Orayı anlatmadan bir şey daha söyleyeyim. Dedi ki çocuklarını korkuttuysam özür dilerim onlardan ama dedi bir tane barış akademisyeni açıklama yaparsa onların tamamından özür dileyeceğim. Bu bir özür. Barış akademisyenlerinin terörle ne bağlantısı var? Bu insanlar Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinin öğretim üyeleri. Sedat Peker’in o günkü açıklamalarından bildiriye bile bakmadığı görülüyor. Bence barış akademisyenleri de bu özrü hak ediyor.”

BARIŞ AKADEMİSYENİ: ÖZÜR BEKLEMİYORUZ

Programa telefonla bağlanan Barış Akademisyeni Zeliha Gizem Sayın, bildirinin ne anlama geldiğini şöyle anlattı:

“Önce şunu belirteyim biz 2.200’den fazla imzacıyız. Ben bu imzacılar arasında en az zarar görenlerden biri olduğumu itiraf etmeliyim. Şans, adaletsizlik, eşit olmayan muamele arasında tesadüfen göreceli olarak daha sıhhatli günler yaşama şansına eriştim. Dolayısıyla burada olması gereken çok daha fazla büyük bedeller ödemek zorunda kalmış, çok daha fazla haksızlığa uğramış hocamız var. Ben 2 bin 200’den fazla imzacı adına konuşuyor olamam şüphesiz. Ama şunu söylemem gerekiyor ki, bir organize suç örgütü mensubu bizim muhatabımız değildir. Kendisinin bizden isteklerini yerine getirmemiz, ya da kendisinden özür bekleme gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir.

Bizim yazdığımız çok açık; okuyan, vicdanlı, sağduyulu her insan yazdığımızın bir barış çağrısı olduğunu anlar. Birileri bizden tekrar bir söz bekliyor diye biz tekrar cevap vermek zorunda değiliz elbette. Bizim yıllarca süren ağır ceza duruşmalarımız oldu. Hocalarımızın hepsi o duruşmalarda kendi akademik alanlarında o bildirinin ne anlama geldiğini uzun uzun açıklamak zorunda bırakıldı. Biz o bildiride barış istedik, hala da istemeye devam ediyoruz. Bu topraklarda huzur içinde, barış içinde yaşayabileceğimiz biliyoruz. Burada konu bizlerin politik malzeme yapılmasıdır, biz hiçbir zaman bunun böyle olmasını istemedik. Şimdi de bizi politik malzeme yapmasını kesinlikle kabul etmiyoruz. Devran dönüyor. Bu devran içerisinde bizim kanlarımızla duş almak isteyip, daha sonra bizi malzeme yaparak gündem olmaya çalışıyorlar.

Biz hepimiz şiddette karşıyız, her türlü orantısız şekilde şiddete karşıyız ve her zaman barışın yanındayız. Bundan öte de hiçbir şey söylemedik, söylemeyeceğiz.”

SEDAT PEKER’İN “FAS’A HİBE EDİLEN İHA” İDDİASI

Sedat Peker açıklamasında kendisini Fas’tan getirmek için Fas’a insansız hava aracı hibe edildiğini de iddia ederek, “Fas Kralı namuslu adam. Babasından gelen bir geleneği varmış. Kendisine teslim olan kimseyi vermezmiş. Kral biraz abidik gubudik olsa iade edecek, Allah’tan namuslu adam” demişti.

Ali Tarakçı, bu konuya dair şunları söyledi:

* Birleşik Arap Emirlikleri’nde olmasının sebebi ve iade edilemeyeceğinin nedeni, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin ilişkileri iyi değil öyle bakın. Fas iade etmedi ama o ülkeden çıkmasını istedi, o da Dubai’ye geldi. Dubai’de hareket koşulları belli, silah taşıyamıyor. Türkiye ile de ilişkiler iyi olmadığı için en doğru yere gitmiş gibi görünüyor.

Tarakçı değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“SÜLEYMAN SOYLU KAYBEDEN TARAF OLACAK”

* Açıkça meydan okuyor; “Ben gelmeyeceğim, dönmeyeceğim, gelin beni alın ama çatışmadan da teslim olmayacağım” diyor. Türkiye gerçekten bir hukuk devleti olsa Sedat Peker bu ülkede söyledikleri ve söylemedikleriyle ilgili olarak ona bir garanti verilir, o da gelir anlatır. Ama anlatacakları bugünkü iktidara zarar verecekse bu mümkün mü? Bu operasyonların hepsi iktidar içindeki bir kavgayla ilgili. Bu kavga, görülen o ki Ağar grubu ile Pelikancılar grubunun bir ittifakı var. Ve yine görülüyor ki bu kavga Süleyman Soylu’ya karşı kurulmuş bir kavga. Yine görülüyor ki bu kavgada Süleyman Soylu kaybeden taraf olacak.

* Görülüyor ki Sedat Peker’in açıklamalarından kamuoyu yaratılabilirse başka bir şey de ortaya çıkacak. Aynen Susurluk’ta olduğu gibi. Belki Türkiye’de hiç ummadığımız başka rüzgarların olmasına kadar gidecek.

* Bir şey daha söyleyeyim Sedat Peker geri çekiliyor değil, çarpışa çarpışa kendi tezini ve kendisine yapılan muameleyle kavga ediyor, hodri meydan diyor. Bu kavgadan hiç kimse galip çıkmaz. Ama bu çatışmadan Türkiye faydalı çıkar; ne kadar dip, ne kadar çürüme o kadar temizlenme.

* Sedat Peker gönderildiğinde kim içeriden çıkarıldı? Alaattin Çakıcı. O zamanlar kimler özel koruma vermişti Sedat Peker’e? Sedat Peker dokunulmazlığı neydi? Böyle bakın. En tepedekilerden en aşağıdakilere görüşüyor muydu?

HAKAN FİDAN MESELESİ

* Hakan Fidan meselesinde Mehmet Ağar meselesini çok ilginç bir şey kuruyor, Hakan Fidan üzerinden bakıyor. Şunu demek istiyorlar sen Hakan Fidan’la mı işbirliği yapıyorsun, çünkü Ağar’la çatışıyor Pelikancılarla çatışıyor, “Ben hiç tanımam kendisini” diyor.

* Ağar’la Süleyman Soylu arasında niye çatışma olsun ki? Düne kadar beraberdiler. Ama Devlet Bahçeli de beraberdi. Devlet Bahçeli de Soylu’yu destekliyordu. Şimdi olay şu Pelikancılarla ya da Berat Albayrak’la Devlet Bahçeli ilişkisini okumak gerekiyor. Orada olumlu bir boyut var.

BERAT ALBAYRAK’IN ORTAYA ÇIKIŞI

* Berat Albayrak’ın tam Sedat Peker’in ikinci videosundan sonra ortaya çıkışının anlamlı olduğunu söylemiştik. O da bir başka meydan okumanın bir başka görüntüsüdür. Rastlantı olmadığını söylemiştim, rastlantı olmadığı ortaya çıktı. Bir gazetecin bizzat çekip servis ettiğini açık açık kendi Twitter sayfasından ilan etti.

* Kavga büyük. İktidar içerisinde bir kavga var ve Erdoğan sevgisini anlatıyor. Erdoğan’a yönelik hiçbir şey söylemiyor.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN AÇIKLAMASI

* Sıkıştılar. İki videodur açıklama yapmayan, sesini çıkarmayan İçişleri Bakanlığı sıkıştı. Çünkü konuya Kılıçdaroğlu’yla Meral Akşener girdi. O girmişse görmemezlikten gelemezsiniz. Asıl mesele o. Eğer bugün Kılıçdaroğlu’yla Meral Akşener konuşmasaydı, İçişleri Bakanlığı bu konuşmayı yapmazdı.

* (Sedat Peker) Diyor ki “Aklımı tatile çıkardım”. Yani bu yaptığım açıklamaların akılla ilişkisi yok demek istiyor ama aslında beni cezaeviyle ölümle korkutamazsınız diyor.

* Onun aleyhinde yayın yapan medyaya laf söylüyor ve “Havlamasını bilmeyen köpek evine kurt getirir” diyor. Yani konuşmazsam, bunları yapmazsam kurt gelir evime demek istiyor. Kurdu da kim nasıl algılamak istiyorsa öyle algılasın.

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
217131