Zanka

Aralarında Osman Kavala'nın da olduğu 16 sanığın yargılandığı Gezi Parkı davasında, mahkeme 9 sanığa verdiği beraat kararının gerekçesini açıkladı…

Gezi davasında 9 sanık için sürpriz biçimde beraat kararı vererek, tutuklu tek sanık olan Osman Kavala'nın da tahliyesine hükmeden İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını tamamladı. Mahkeme, 318 sayfalık gerekçeli kararında Gezi iddianamesini, savcılığın esas hakkındaki mütalaasını, savunmaları, tanık ve mağdur ifadelerini özetledi.

Gerekçeli kararda, ‘Eylemlerin Anayasal toplanma ve örgütlenme hakkı ile ifade özgürlüğü’ boyutunda kaldığı ve Taksim Dayanışmasının ‘Suç Örgütü’ olduğunu gösterir kanıt bulunamadığı kaydedildi.

Kararda; Osman Kavala'nın 840 gün tutuklu kalmasına gerekçe gösterilen, firari cemaat savcılarının talebiyle 2013'te alınan dinleme kararları için "Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" ilkesi de göz önüne alındığında iddianameye konu tapelerin yasak delil mahiyetinde bulunduğu kabul edilmiştir” ifadeleri kullanıldı ve tapelerin bu nedenle hükme esas alınamayacağı belirtildi. Ayrıca Kavala'nın Gezi eylemlerini finanse ettiğine yönelik bir kanıt sunulamadığı da kararda yer aldı.

Kavala'nın tutuklanmasına gerekçe gösterilen tanık Murat Pabuç'un, iddianame hazırlanmadan sadece 3 gün önce savcılığa ihbarda bulunduğunun anlatıldığı kararda, ifadelerinin delil değerinin olmadığı da vurgulandı.

Buna karşılık, Gezi eylemlerini "vandallık" olarak niteleyen mahkeme,  kararda, eylemlerin hükümeti zor durumda bırakmak, istifaya zorlamak amacını taşıdığını vurguladı.

DOSYALAR NEDEN AYRILDI?

Aralarında Mehmet Ali Alabora'nın da bulunduğu Can Dündar dışındaki firari sanıkların eylemlerin altyapısını hazırladığı, Otpor/Canvas bağlantıları ile ilgili ilgili iddiaların ciddi olduğunu belirten mahkeme, bu nedenle dosyalarının ayrıldığını da karar altına aldı. Bu sanıkların Otpor lideri Ivan Marovic'le görüştüğü iddiasını da ciddi bulan mahkeme, hükümete karşı suç eyleminin bu sanıklar yönünden sürdüğünü de ifade etti. Alabora ve diğer sanıkların bu amaçları için Taksim Platformu'nu ve Kavala ile arkadaşlarını kullandıkları kaydedildi.

BERAAT EDEN İSİMLERE SUÇ DUYURUSU

Mahkeme gerekçeli kararında; beraatine karar verdiği, aralarında Kavala'nın da bulunduğu sanıkların ise yargılandıkları suçtan beraat etmelerine rağmen, Gezi eylemlerinin sürmesine, polise direnilmesine yönelik eylemlerde bulunduklarını belirtti.

İddianamede yazılı olmayan bu suçlar yönünden savcılığa beraat eden isimler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu vurguladı.

TAZMİNAT YOLU AÇIK

Kararda, aralarında Kavala'nın olduğu sanıkların gözaltında ve tutuklulukta kalıp beraat etmiş olmaları nedeniyle; kararın kesinleşmesinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde hükmün kesinleşmesini izleyen 1 yıl içinde tazminat isteyebilecekleri vurgulandı.

DAVUTOĞLU VE BABACAN ‘MAĞDUR’

Savcılığın resen "mağdur" olarak iddianamede yer verdiği eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile eski bakan Ali Babacan'ın isimleri, gerekçeli kararda da "mağdur" olarak yer aldı.

GEREKÇELİ KARARDA YER ALAN BAŞLIKLAR

Gerekçeli kararda, 7 ayrı başlıkta neden beraat kararı verildiği açıklandı.

7 başlık özetle şöyle:

1- DELİLLER YASADIŞI

Kararda, iddianamenin büyük bölümünün tape kayıtlarına dayandığı belirtilerek, kayıtların hukuki niteliği tartışıldı. Dinleme kararlarının, tek tek, ilgili suçlarla ilgili alınıp uygulanabileceğinin belirtildiği kararda, dosyada 53 dinleme kararı bulunduğu, ilk kararın 18 Haziran 2013'te alındığı, bu kararın "suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan verildiği kaydedildi. "Hükümete karşı suç" suçundan dinleme kararı verilmediğine dikkat çekilen kararda, sonraki kararlara bu suçun eklendiği ifade edildi. Bu tarihte, "hükümete karşı suç" eyleminin, yasal dinlemeye konu suçlardan olmadığının anlatıldığı kararda, bu haliyle dinleme kayıtlarının kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu ifade edildi. Kararda, "Yargıtay içtihatları ve "zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" ilkesi de göz önüne alındığında iddianameye konu tapelerin yasak delil mahiyetinde bulunduğu kabul edilmiştir" denildi. Kararda, aynı şekilde teknik araçla izleme kararlarının da hukuka aykırı olduğu vurgulandı.

2- ZATEN BERAAT ETTİ

Kararda, sanıklardan Mücella Yapıcı'nın da aralarında yer aldığı 5 sanık hakkında Gezi Parkı eylemlerinden dolayı İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi'ne "Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanuna Muhalefet" suçlarından kamu davasının açıldığı, bu davada İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi'nin "eylemlerinin anayasal toplanma ve örgütlenme hakkı ile ifade özgürlüğü" boyutunda kaldığı ve Taksim Dayanışması'nın suç örgütü olduğunu gösterir kanıt bulunmadığından bahisle beraat kararı verildiği anımsatıldı. Bu kararın temyiz edilmeden kesinleştiği belirtildi.

3- YARGITAY'DA BEKLİYOR

Kararda, Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi önünde toplananların, Başbakanlık Çalışma Ofisi'ni korumakla görevli emniyet güçlerine taşlı sopalı, molotoflu, ses bombalı, havai fişekli, sapan ve bilyeli gibi çeşitli şekillerde saldırmalarına ilişkin davanın da beraatle sonuçlandığı ve bir kısım sanıklar yönünden davanın kesinleştiği, bir kısım sanıklar yönünden halen Yargıtay'da olduğu anımsatıldı.

4- PABUÇ'UN ELLE TUTULUR BEYANI YOK

Kararda, eski TSK mensubu olan, bir dönem TKP üyesi olduğu anlaşılan ve ifadeleri Kavala'nın tutukluluğuna gerekçe gösterilen tanık Murat Pabuç'un iddiaları için, "elle tutulur beyanı yok" denildi. Kararda, Pabuç'un sadece Gezi olayları sırasında aldığını iddia ettiği bir gaz maskesini, iddianame yazılmadan 3 gün önce ilgili Cumhuriyet Savcısı'na götürdüğü, savcının da Pabuç'u kolluğa yönlendirdiği ifade edildi. Pabuç'un bu gaz maskesinin Kavala'ya ait olduğu iddia edilen Cezayir Restoran'dan getirildiğini, bu hususu ismini bilmediği 3. kişilerden duyduğunu, bizzat buradan dağıtıldığını görmediğini söylediği ifade edildi. Bu gaz maskesi üzerinde hiçbir tetkik ve incelemenin yapılmadığının mahkeme tarafından görüldüğünün anlatıldığı kararda, kolluğun da gaz maskesinin nereden temin edildiğinin bilinmediğini bildirdiği vurgulandı. Kararda, Pabuç'un somut bir bulgu, bilgi, belge sunmadığı kaydedildi. Kararda, tanıklardan Ercan Orhan AYDIN ve Hasan GÜL'ün beyanlarında da sanıklara atfedilen şiddet eylemlerine yönelik görgü ve bilgilerinin bulunmadığının, hatta tanıkların, sanık Mehmet Osman Kavala'yı ilk defa huzurda gördüklerini beyan ettikleri vurgulandı.

5- KAVALA'NIN FİNANSÖR OLDUĞU İDDİASI SOYUT VE HAVADA

Kararda, Kavala'nın Gezi olaylarının finansörü olduğu yönündeki iddia üzerine MASAK'tan rapor alındığı, Masak raporunda  Gezi olaylarının Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş. üzerinden finanse edildiğini gösteren herhangi bir delilin sunulmadığı belirtildi. Kararda, Kavala'nın ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu Anadolu Kültür A.Ş.'nin para transfer hareketlerinin 2005 yılı ile 2016 yılı arasında yapıldığının görüldüğü ancak Gezi eylemlerinin öncesinde veya sonrasında hangi transfer ile kime ne surette finans sağladığının hiçbir şekilde izahının yapılmadığı ifade edildi. Kararda, tespitlerin afaki anlatım boyutunda bırakılıp delil ve takdirin savcılıkça değerlendirileceğinin bildirilmiş olduğu, yine bu kuruluşların herhangi bir suç veya terör örgütüyle bağlantıları olduğuna dair iddianamede tespit ve değerlendirmeye de yer verilmediği, bu nedenle Gezi eylemlerini finanse ettiği şeklindeki iddianın soyut ve havada kaldığı vurgulandı. Kavala'nın olaylara katılanları finanse ettiği, malzemeleri temin için hesap numarası verdiği iddialarının ise konuşma tapelerine dayandığı ancak tapelerin yasaya aykırı kanıt niteliğinde olduğu belirtildi. Bu konuda ayrıca hiçbir somut tespit ve belirlemenin de yapılmadığı, açılmış herhangi bir hesabın da tespit edilemediği, bu nesnelerin şiddet eylemlerinde kullanıldığını gösteren bilgi ve belgenin de bulunmadığının anlaşıldığı ifade edildi.

6- TAPELER DIŞINDA DELİL YOK

Kararda, "hükümete karşı suç" iddiası için de "Hakkında hüküm verilen sanıklarımızın 5237 sayılı TCK'nin 312/1 (hükümete karşı suç) maddesindeki hukuka aykırı tapeler dışında kalan, hüküm kurmaya yetersiz deliller nedeniyle 312/2 kapsamında bulunan ve iddianamede sevk tablosunda gösterilen suçlar nedeniyle hukuksal değerlendirmeler yapılmamıştır" denildi.

7- "VANDALLIK" VE "DEVLET OTORİTESİNİ BOZMA AMACI MADDİ GERÇEK" VURGUSU

Kararda, ‘Gezi eylemlerinde doğal akışında tepki gösteren protestocu kitlesi ile birlikte marjinal grupların ve yasadışı sol örgütlerin önceden planlı şekilde organize edilerek, bunların eylemci halk kitlesi arasında cadde ve meydanlarda planlı hareket etmek üzere kamuflesinin sağlandığı, böylece kamufle olan marjinal grupların ve yasadışı sol örgütlerin ülkede bir kaos ortamı yaratmak, devlet otoritesini zayıf göstermek ve kamu düzenini bozmak amacıyla vahim nitelikte eylemlerde bulunduğu maddi bir gerçektir" denildi. Eylemler için "vandallık" ifadesi kullanıldı.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver