2019’un ilk sabahına en çok olmak istediğim yerde içimde anlamsız bir ‘umut’la uyandım… Aklımda aynı cümle; “kader, emeklerinizin önünde diz çöker”. Bir yerden mi duydum, yoksa beynim manşet mi attı hala bilmiyorum ama işte sizinle beni burada buluşturan hayal o anda başladı…
İş arkadaşları değil, dostları olmalı insanın. Uçurumdan düştüğünde elinden tutan değil, belki de seninle atlayan. Haksızlığa, eşitsizliğe ve değer yargılarına ters bir yer yeşillik tepeyse bana ne? Atlamak lazım... Belki dikenlidir yollar ama orada huzur vardır, gözlerinin içine baktığında gözleri yaşaran dostların vardır. Belki yolun sonunda harika bir bahçe vardır ardında uçurum olmayan. Neden olmasın?
Talih bize kendimizi kanıtlama şansı verdiğinde onu duymazdan gelemeyiz. Zanka macerası tam da böyle başladı. Eskiden bahsetmeye hiç gerek yok. Yeni çok yeni. Belki bir gün eskileri dertleşiriz.
Zanka’nın kelime anlamı iki atlı kızak. Esasında çok da anlamını önemsemeden ( itiraf ediyorum oradaki iki ata bayılıyorum) ilk görüşte vurulduğumuz bir kelimeydi. Eleştireler gelse de ki gelmeye devam da eder, sevdik, hepsi bu. Çok da takılmamak lazım.
Gelelim öteki ata. Hani uçurumda beni tutmamayı düşünebilecek kadar akıllı, benle atlayacak kadar cesur dosta. Taşın altında iki el var. Şimdi “Zanka” o’na emanet. İşin başında, en başında, aklı başında… Kendi mecramız bize dostluğumuzun 10. Yıl armağanı olsun.
Günümüz medyası, siyasi tavırlar, politika, oyunlar gibi büyük cümleler kurmak isterdim. Yazıyı oraya bağlayıp, biz şöyle yapacağız, harika olacağız gibi vaatler de vermek isterdim ( yaparız, o ayrı). Ama ilk yazımda cümleleri kendim gibi kurmak istedim. Ama biraz da bahsedeyim;
Zanka Medya içinde bir televizyonu, organizasyon işleri, web portalı ve yayın evi olan bir bilgi iletişim ağı. “Tayfa” adı verdiğimiz içerik sağlayıcılarımızla oluşturduğumuz bu kocaman aile ile faydalı işler yapıp, kalıcı kanıtlar bırakmak niyetindeyiz. Bilimden siyasete, sanattan seyahate, felsefeden dine aklınıza gelebilecek her türlü içeriği bulabileceğiniz bir mecra burası. Özgür, katılımcı, herkes için ve kolay erişilebilir oluşu da cabası… Ee daha olsun?
İş konuşmaktan hoşlanmayan ama neredeyse aynı işi yaptığım bir arkadaşım bana geçen gün “hadi 5 dakika konuş da rahatla” demişti. Tam da öyle oldu…
Zanka Medya konuşup da onlardan bahsetmemek olmaz. Diğer ikisi… Arkama baktığımda görmek istediğim tek şey onların bana bakışı. En kızdıklarım, en sevdiklerim. En üzerlerinde hakkım olan. Gözlerine baktığımda umut ve hayat bulduklarım. Pes etmemem gerektiğini bana hatırlatan heyecanları ve gençliğim. Hey siz ikiniz, geleceğiniz benim en büyük hırsım. Can’ım yurdumdaki diğer gençlerin gelecekleri derdim olduğu gibi…
İşkolik bir ailenin en küçük bireyi olarak çok fazla seçeneğim yoktu. Ama içimdeki ses hep bir şeyleri değiştirebileceğimi söyledi bana. Hırsım para değil, ufak bir yaprak kıpırdatmaktı. Geçen yıl bu zamanlar annem gittiğinde düşünecek çok zamanım oldu. Kendimi işimle avutup annemin en çok istediği şeyi yapmaya başlamam gerekiyordu. Evim olmalıydı, kendime ait bir evim. İçinde kocaman kahkahalar olan. Galiba her şeyi yanlış anlamışım, onu da şimdi anladım. Zaman gerekiyordu belki de bunun için. Zanka benim evim… İçinde saf duygular olan, dost eli değen, birbirine güvenen insanların olduğu, gülme sesleri yükselen, herkese kapısı açık, sevgi dolu, uzun masada sohbeti bitmeyen kocaman bir ev…
Biz de yeni şeyler öğreniyoruz, hayat gibi. Korkularımız da var tabi… Sahada savaşmadan önce korkularımızla savaştık. Ve hazırız. Taşın altında daha çok ele ihtiyacımız var. Hatamız olursa şimdiden affola…