Zanka

Duygu Batu Bayrak

Instagram


Duygu Batu Bayrak

Her şeyi konuştuğumuz gibi tabi ki hayvan dostlarımızı da konuşacağız.

Özellikle sahiplenme konusunda bilinçlenmek için işini çok seven bir veterinerle geldim size. Petlove Veteriner Kliniği Sorumlu Hekimi Umut Demir Bey ile röportaj yaptık. Şu sıralar ilk kez baba olmaya hazırlanan Umut Bey bir farkındalık sağlamak için bizi kırmadı. Zanka Medya Ailesi olarak teşekkür ederken hemen başlamak istiyorum.

Umut Bey merhabalar. Günde birçok hayvanla ilgileniyorsunuz. Bunların çoğu pet shoplardan satın alınmış hayvanlar mı? Yoksa sahiplenilmiş kimsesiz veya sokak hayvanları mı?

Öncelikle Mesleğimiz ve dostlarımız adına teşekkür ile başlamak isterim. Küçük dostlarımızın görsel ve yazılı basında bahsedilmesi onlar adına sevindirici. Sorunuza gelecek olursam hasta kayıt sistemimizden aldığım veriler çerçevesinde kedilerin %62’si Köpeklerin de neredeyse %95’i saf kan diyebileceğim ırk mensubu. Saf kan hayvanlarda genelde petshop veya üretici dediğimiz insanlardan alındığını var sayarsak özellikle köpeklerde barınak veya sokaktan sahiplenme oranı çok düşük kalıyor. Saf kan hayvanların hastalıklara direnci ve bazı genetik hastalıklara yatkın olması da hem bu saf ırkları hem de hasta sahiplerini zaman zaman üzen sonuçlar doğurabiliyor. İnsanlara, melez hayvanların hastalıklara direncinin yüksek olduğunun ve genetik hastalıklara daha az yatkın olduğunu anlatmamız gerekir. Kliniğimize gelen hasta yakınlarımıza bu durumu detaylıca açıklıyoruz ancak anlatabildiğimiz kitle sayısı kısıtlı kalıyor. Basında bu duruma daha çok yer verilmesi insanların bilinçlenmesi açısından önemli bir konudur.

Sahiplenme konusunda sizce bilinçlendik mi? Bir hayvana yani bir canlıya eşya gibi değer biçmek doğru mu?

Aslında bu soruya ilk sorunun cevabı gibi devam edelim. İnsanlar kedi veya köpek sahiplenirken onun sorumlulukları hakkında yeteri bilgiye sahip olmuyorlar. Özellikle köpek ırklarında ev adaptasyonu ve sahibi ile iletişimi çok önemli. Kliniğimize gelip şu köpeği sahiplenmek istiyorum diyen hasta sahipleri ile konuştuğumuzda seçtiği köpek ırkı ile kesinlikle anlaşamayacağı ve apartman yaşamına uygun olmadığını gördüğümüz ve o ırkı sahiplenmekten vazgeçirdiğimiz insanlar oldu. İnsanların hangi ırkı evlat edinmesi gerektiğini profesyonel bir Veteriner hekimden bilgi alarak sahiplenmesi daha doğru olacaktır. Soruya tekrar dönecek olursak, 7 yıl boyunca hayvan barınaklarında Veteriner Hekim olarak görev yaptım. Bir değer biçilerek alınan onlarca kedi ve köpek gördüm. Onlar terk edildikten sonra gözlerinde ki hüznü ve mutsuzluğu gördüm. Para karşılığı satın alınan bu canların o hüznünü insanlar bir görebilse kesinlikle bu ticarete ortak olmazlardı. Bir canın bedeli para olmamalı

Evlat sahibi olurken düşünüp taşınıyoruz. Ancak Evimize bir kedi, köpek, kuş vs alırken hiç düşünmeden o an edinebiliyoruz. Aslında bu kararı vermekte çok önemli. Sonrasında bu sorumluluğun altından kalkamayıp mağdur edilen hayvan dostlarımız oluyor. Bu konuda neler söylersiniz?

Sorular birbiri ile çok bağlantılı, sevdim :) tekrar tekrar belirtmek istiyorum. Bir can evlat edinmeden önce mutlaka Veteriner Hekimlerden destek alınsın. Örneğin bir can sahiplendiniz başınıza gelecekleri ben satır satır yazayım. Önce evi keşfedecektir. Her tarafı gezer koklar, eğer köpek ise kendi kokusunu bırakmak için evin her yerine idrar, dışkı yapabilir. (bunlar kendi yaşam alanı olduğu için bir içgüdü davranışıdır.) özellikle köpek sahiplenenlerin bu duruma hazırlıklı olması gerekir. Kediler köpekler gibi değildir. Kum harici bir yere çok nadir idrar ve dışkı yaparlar. Kedilerde de ilk eve geldiğinde kumun nerde olduğunu göstermek için kum kabına kediyi koymanız yeterli olacaktır. Örneğin yavru kediler ve köpekler dişler kaşındığı için kablo, terlik, kumanda, koltuk vs aklınıza ne gelirse kemirmeye başlayabilir. Dikkatli olmakta fayda var. Şimdi bunları neden yazdım onu açıklayalım. Evine yeni bir evlat alan insanlar bir Veteriner Hekim’e başvurmadığında bu problemleri kedinin veya köpeğin bir hatası olarak görüyor ve bu canı terk etme noktasında getiriyor. Halbuki alacağı çok basit önlemler ile bu problemlerin önüne geçebilir. Bu bilinçsizlikler olduğu içinde hayvanlar her zaman terk ediliyor veya barınaklara bırakılıyor.

Kliniğinize yaralı getirilip, terk edilmiş hayvanlar var mı?  Bu durumda ne yapıyorsunuz? Kliniğimize genelde yaralı getirilen sokak hayvanları oluyor. Şunu da belirteyim yaralı getirilip terk edilen bir hayvan olmadı, olursa da gerekeni her zaman minik dostumuz için yaparız

Hayvan dostlarımızı beslerken doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

 Bu konuda kitap yazabilirim :) mesleğimde spesifik çalıştığım bir alan var o da Veteriner Dermatoloji. Deri hastalıklarında %80 oranda ana sebep yanlış beslemedir, hasta sahiplerinin neler verdiklerini burada yazmak istemiyorum :) ama insanlar lütfen internetten bakıp hayvan besleme olayına girmesinler. Özellikle kedi ve köpekler carnivor (etçil) hayvanlardır. Sindirim sistemlerinde yeşil bitkilerde bulunan selülozu sindirecek enzim yoktur. Hayvanlar yanlış besleme sonucunda veya sindiremedikleri besinleri aldıklarında vücut sindirmediği için alerjik durumlar ortaya çıkıyor. Alerjik durumlar büyüyor ve deri bütünlüğü bozuluyor sonrasında dermatolojik problemler başlamış oluyor. Sadece dermatolojik problemler değil çoğunlukla mide ve bağırsak hastalıklarına da rastlıyoruz. İleri yaşlarda karaciğer, böbrek ve pankreas hastalıklarını da yanlış besleme direkt olarak etkileyebilir. Önerim besleme konusunda veteriner hekimleri ile birlikte ırka en uygun mama hangisi ise onunla devam etmeleri.

Bu kış günlerinde onlar için nelere dikkat etmeyiz?

Kış günlerinde benim ilk aklıma gelen sokak canları, onlara bol bol mama versinler. Onlar soğuktan korunmak için sürekli hareket halindedir, hareket ettikleri içinde enerjiye, enerji içinde besine ihtiyaçları var. Evde ki dostlarımız için ise dikkat etmeleri gereken nokta evlatlarını soğuk

Hava akımlarından (cereyandan) korumaları, kış günlerinde yaşlı hayvanlarda eklem problemleri ve idrar yolu enfeksiyonları sık görülebilir, bu durumlarda dikkatli olmalarını öneririm.

Yaralı sokak hayvanlarına yardım etmek istediğimizde ne yapabiliriz?

yaralı bir sokak canı gördüğünüzde eğer taşınabilir bir durumda ise en yakın veteriner kliniğinden destek alabilirsiniz. Hekim arkadaşlar imkanların el verdiği düzeyde size yardımcı olacaktır. Yaralı bir canı alıp götürme şansı yok ise veteriner hekim ile görüşülüp destek istenebilir veya 7/24 ekibi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi alo 153 aranıp ekip istenebilir.

Peki, hayvan dostlarımız için ev ortamı önemli mi? Bahçesi olmayan bir evde de bakımı olabilir mi? Tabi ki evde de bakım olur. Ancak ilk sorularda değinmiştik ev veya apartman ortamına uygun bir ırk seçilmeli. Köpeklerde ev ortamı olur ama onun günlük egzersiz ve tuvalet ihtiyacı için belirli saatlerde dışarı çıkıp yürüyüş yapılmalı. Eve hapsedilmiş bir köpek olmaz olamaz. Kediler zaten ev ortamına alıştıktan sonra dışarıda yapamazlar. Kedilerin dışarıda egzersiz ihtiyacı yoktur. Zaten kedilerde dış ortama çıkarma tavsiye ettiğimiz bir durum değildir.

Son olarak türlerine göre değişkenlik değiştiricektir ama onlarda depresyona girer mi?

Elbette, onlarında duyguları var onlarda depresyona girer. Özellikle covid süreci ile karantinada sahipleri ile sürekli evde vakit geçiren dostlarımızda sonrasında yalnız kalma korkusu, anksiyetik durumlar görülebilir. Bu durumda kedi köpek sahiplerinin dikkatli olmasını ve hekimlerinden bu konuyu nasıl aşabilecekleri noktasında destek almalarını tavsiye ederim. Son olarakta onlar bir hayvan olsa da duyguları, düşünceleri, sezgileri var onlarla empati kurduğumuz an çok mutlu bir hayat onları ve bizi bekler.

 

 

 

                                                             

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
4