Zanka

Yazıyı okuduğunuz saatler anneler gününün ertesi olabilir ya da aynı güne denk gelebilir. Öncelikle anne olan olmayan tüm kadınların anneler gününü kutlarım.

Bu yıl anneler gününden bahsederken kadın olmak gerçeğinden bahsetmeden geçemeyiz çünkü bir yıl boyunca annelerin yaşadıkları ile kadın olmanın zorlukları arka arkaya sıralanan bir trenin vagonları gibi peşlerinden gelip durdu. Kadınlar pandemiyle birlikte tatsız sürprizlerle karşı karşıya kaldılar. İlk zorluklardan biri online eğitim sürecine doğru geçiş. Online eğitim sürecine geçişin belli olmasına kadar olan dönem bile zordu. Anneler ebeveynlerinden destek alamadıkları zamanlarda kabusla baş başa kaldılar. Online eğitim süreciyle tüm gün evde kalan çocukların bitmek tükenmek bilmeyen istekleri ve özellikle online eğitim süreçlerindeki aksaklıklar annelerin çözmek zorunda kaldıkları sorunlar olarak not defterine eklenmişti bile.

 

Çocuk sayısının fazlalığını düşündüğümüzde evdeki kaosu hayal bile edemiyoruz. Hala devam eden pandemi sürecinde büyük şehirlerdeki anneler biraz daha şanslıydı. Çünkü onlar kaynaklara ulaşmaktan çok ev içini yönetmek sorunlarıyla uğraşırken Anadolu’nun birçok noktasında eşitsizlikler, coğrafi problemler tüm sıkıntıyı ikiye katıyordu. Özellikle gerekli eğitim öğrenim araçları olmayan çocukların yaşadıkları psikolojik yıkımlar en çok anneleri vurdu. Ekonomik anlamdaki sorunların başka resmi de işini kaybeden anneler olarak karşımıza çıktı. Sorunların yanına fakirleşme ve işsiz kalma eklendi. Pandemi sürecinde işten çıkarılmalara bakıldığında kadınların oranı çok daha yukarı da olmakla birlikte çocuklara bakacak kimseleri olmayan anneler işlerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Eminim birçok anne süreci sadece annelerin yaşadığını düşünmeye bile başlamıştı.

 

Kadınların özellikle işlerini kaybetmeleri hem ekonomik bağımsızlıklarına darbe vurdu hem de ev içindeki baskıyı arttırdı. Yine dönem boyunca iş bulmakta en çok zorlananlar yine kadınlardı. Hali hazırda anksiyete artışından en çok kadınlar payını aldı. Anne olan kadınlar çocukları için sürekli endişeli bir süreç geçirirken bir taraftan da hastalanmamaları için dikkatli olmak zorundaydılar çünkü hastaneler bir sağlık yuvası olmaktan çıkıp mikrop yuvası olmaya doğru evrilmişlerdi.

 

Kadınların, annelerin ev içindeki işler arttı mı sorusu yerine kaç kat arttı diye sormak daha doğru. Geçmişte birkaç kez yaptıkları bazı işleri defalarca yapmak zorunda kaldılar. Temizlik ve yemek rutinlerinin sayısı artmakla kalmadı fiziksel yıpranmaların yüzdesi arttı. Birde çalışan kadınlara bakalım. Evlerinde işlerini yerine getirmekle yükümlüyken herkesin unuttuğu bir şey vardı. Evin dinamiklerinden bağımsız hareket edemezlerdi. Çocukların eşlerin istekleri ev içi sorunlar tam bir kaos yarattı. Çocuklarının bir an önce okula başlaması için dua etmeyen kadın nerdeyse yok gibiydi.

 

Tüm bu zorluklar kadınlar için belki çekilebilir zorluklardı ancak öyle bir şey vardı ki yıkıcı etkiler bıraktı. Yapılan birçok araştırma hala devam eden pandemi sürecinde aile içi şiddetin artması hatta normalleşmesi sorununu yüzümüze vurdu. Özellikle yaşadıkları iş ve ruhsal problemlerin sanki sorumlusu gibi eşlerine sözel ve fiziksel şiddet uygulayan erkeklerle dolu evler çıktı meydana. Birçok kadın pandemi döneminin sanki sadece kendileri için zorluk olduğu düşüncesine kapıldı. Tükenmişlik ve özgüven kayıpları kemikleşmeye başladı. İnanır mısınız boş zamanı hiç olmayan milyonlarca kadınla doldu evler. Kendilerine dinlenmek için bir saat bile ayıramayan kadınlar.

 

Hala devam eden süreçte erkekler büyük görevler düşüyor. Eşinizin anneler gününü kutlarken bir yıl boyunca çamaşır makinesine ne kadar çamaşır attığınızı, ütü yapıp yapmadığınızı, bulaşık makinesini kaç kere boşalttığınızı, çocuklara yemek yedirilmesine yardım edip etmediğinizi hatta eşinizin yaptıkları için ona her gün teşekkür edip etmediğinizi düşünün derim. Galiba bu yıl anneler gününü kutlamanın en güzel tarafı konfor alanlarımızdan çıkıp onlara el uzatmak ne dersiniz?

 

 

 

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver